Türk Edebiyatının ünlü ismi Reşat Nuri Güntekin’in bir süre yaşadığı evi, Konak Belediyesi tarafından çocuk kütüphanesi olarak hizmete açıldı.
Konak Belediyesinin evin sahibi Rıfat Kilimtepe’den aldıkları ev, restore edilerek çocuk kütüphanesine dönüştürüldü. Açılışta konuşan Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ evi 10 bin liraya aldıklarını, 70 bin lira masraf yaparak kütüphaneyi oluşturduklarını söyledi. Yazar Turgay Gönenç, Reşat Nuri Güntekin kitap koleksiyonunu çocuk kütüphanesine bağışladığını söyledi.
Açılış töreninde yazar Muzaffer İzgü kısa bir konuşma yaptı. “Ben de okuma sevgisini kütüphanede edindim. Burayı kullanmasını iyi bilin.” dedi.
Ege Kültür Platformu adına törene katılan gazeteci yazar Okan Yüksel, dört poşet dolusu kitap ve bir de Atatürk posteri armağan etti açılan çocuk kütüphanesine. Ben de bir poşet kitapla açılışa katkıda bulundum.
Çocuklara hizmet verecek olan Reşat Nuri Güntekin Çocuk Kütüphanesi okuyucularını bekliyor.
Tören böyle gerçekleşti. Kütüphaneye bir kitap bağışlayan, açılışa gelenler isim isim sayıldı. Ne mutlu aramızdalar, denildi. Kürsünün tam karşısında olmamıza karşın görmezlikten gelinmek pek hoş bir davranış olmasa gerek. İşin içinde kitap, kültür olayı olunca elimizden geleni yaparız her zaman. Konak Belediyesi’nin varoşlarda düzenlediği kitap günlerine kaç kitap bağışladığımızı
Kültür müdürleri, başkan yardımcıları çok iyi bilirler. Geçmişe dayanan dostluğa karşın bir belediyeye gidip de kitabımdan alın demedik. Elimizde varsa bağışladık, yoksa yayınevinden borç harç kitap alıp yerine ulaştırdık. Karşıyaka Belediye Başkanı Sevgili Şebnem Tabak, kütüphane açılışlarına kucak dolusu kitaplar götürdüğümde gözyaşlarını tutamamıştı. Basına bile konu olmuştu bu olay. Varoşlardaki kütüphanelere giderken öğrencilere kitapları da kendimiz götürürdük. Sevgili Kemal Baysak da bunu çok iyi anımsar. Savaş Beyciğim lütfen, bizi mahçup ediyorsunuz, derdi. Ben yazarım tüccar, çerçi değilim, yargısı etkisindeyim sanırım. Karadeniz’den Akdeniz’e köylerde, kentlerde kaç bin kitap dağıttım acaba?
Okan Yüksel ise bu konuda hepimizi geride bırakır. Kent Arşivi Müzesine sahaflarda bilmem kaç milyara gidecek yüzlerce kitabını sessiz sedasız bağışlamıştır. Köylere, hapishanelere Okan ağabeyin bağışladıklarının sayısını ne siz sorun, ne ben söyleyeyim. Gönül adamı olabilmek
önemli olan. Belediyeyle pazarlık yapanları duyunca kızıyorum. Benim bin kitabımı alsa ne olur almasa ne olur, benim anlayışım böyle. Başkanın çevresinde bu amaçla kümelenen, belediye etkinliklerine bu amaçla katılanların yazarlıkla ilgisi olabilir mi? Ya insanlıkla… Beş paramız olmasa da onurumuz olduğunu dosta düşmana gösteriyoruz ya o yetiyor bizlere. Ivır zıvır kitapları belediyelere satmayı becerenlerle, ülkeyi babalar gibi satanları aynı kefeye koymak yanlış olmasa gerek.
Kütüphanenin açılışına Başkan Yardımcısı Tayfun Bey götürdü. Elimizdeki çuvalları görünce şaşırdı. Oraya açılışa gelenler kaç kitap satabilirim sevdasıyla, bizlerse kaç kitap verebiliriz sevdasıyla gitmiştik. Bu durumda görülmememiz, adımızın anılmamasından daha doğal ne olabilirdi ki… Bizim yaptığımız arı kovanına çomak sokmak gibi bir şeydi. Bizi bilen biliyor. Hele seni Okan Yüksel, daha nasıl anlatayım seni. Merhaba Okan Ağabey…