Camdaki kız

Yazar Psikiyatri Uzmanı Dr. Gülseren Budaycıoğlu’nun yazdığı ve Remzi Kitabevi’nden 2019’da birinci baskısı, elimdeki otuzuncu baskısı da 2019 yılında yapılan “Camdaki Kız” adlı kitabını ki bir televizyon kanalında dizisi de oynamaktadır, okurken önemli gördüğüm ve altını çizdiğim bazı satırları şöyledir:

“Sıcak bir gülümseme, sevgi dolu bir dokunuş, onu beğendiğimizi, ona değer verdiğimizi gösteren ufak tefek jestler bile, karşımızdaki insana iyi hissettirir.

Bir insanın kendini iyi hissetmesi bütün güzelliklerin başlangıcıdır. Huzur da, mutluluk da, sağlık da, başarı da işte bu küçük, küçücük şeylerle yaşanır.

Sevgi ise her derdin dermanıdır.” (s. 18)

“Bizler, duyguyu dibine kadar yaşamaya meraklı bir milletiz. Ben de tam olarak öyle biriyim zaten ve bundan çok memnunum çünkü insan hissettiği sürece vardır, yaşıyordur.” (s. 18)

“Belki de hayatımda ilk kez kadın olduğumu, sevildiğimi hissettim.” (s. 66)

“Bizim ülkemizde mutsuz olduğu halde eşinden ayrılmaya cesaret edemeyen milyonlarca kadın var. Karşımda oturan genç kadın dıştan bakınca hiç de öyle cesur birine benzemiyor ama pek çok kadının yapamadığını yapmış. Hayatıyla ilgili çok cesur ama bir o kadar da riskli bir karar almış.” (s. 77)

“Sevilmeyi sever insanlar. Böylece kendi seçtiklerine değil, onları sevme cesaretini gösterene âşık olurlar.” (s. 77, 78)

“Sedat’ın bugün malını mülkünü elinden alıverseniz, sap gibi kalır ortada çünkü kendine ait hiçbir değere sahip değil.” (s. 78)

“Aşk çok güçlü bir heyecandır, hem derin hem çok yüksek bir duygu yumağıdır. İnsanın yaşama sevincini, enerjisini artıran, gözlerini parlatan, güzelleştiren, sağlık kazandıran ve en önemlisi onu mutlu eden bir duygudur. Tıpta hastalıkları iki gruba ayırır doktorlar; akut ve kronik diye. Akut hastalıklar ani başlar ve riski yüksektir. Kronik hastalıklar yavaş başlar, sonra da uzar gider. Aşk akut bir hastalıktır. Ani başlar ve çok gürültülü seyreder. Tansiyon yükselir, kalp hızlanır, nefes alış verişler sıklaşır, yanaklar pembeleşir, vücut ısınır. Böyle akut bir duruma insanoğlu bir ömür nasıl dayansın? Böyle bir heyecan yıllar boyu sürecek olsa, kalbimiz ne çok zarar görürdü bu durumdan. İnsan, her duruma uyacak şekilde yaratılmıştır. Yani uzun lafın kısası zamanla bu duruma beden ve ruh uyum sağlar ve âşık olunan kişi karşısında duyulan eski heyecanlar yavaş yavaş kaybolur. Ve aşk kronikleşir… Kronikleşince de aşk olmaktan çıkar sevgiye, güvene, huzura ve alışkanlığa dönüşür. Mutluluk da akut bir durumdur. Bir ömür boyu mutlu olamaz insanlar. Mutluluk bir kuştur, insanların omuzuna bir konar, bir kalkar. Bazı insanlar çok sever bu kuşu ve onu sık sık davet eder omuzlarına. Bazıları ise bir konup bir kalkan bu kuşa kızar, ‘Madem sürekli değilsin git; ben omuzumda sürekli duran bir kuş istiyorum. Kara olsun, kuru olsun ama hiç kalkmasın benim omuzumdan’ derler.” (s. 79, 80)

“En büyük filozoflar, en ünlü bilim adamları bile uzayı çözmüşler de, bu kadın denen varlığın ne menem bir şey olduğunu anlayamamışlar.

Bir yanlarıyla şeytanın arka bacağı, bir yanlarıyla dupduru bir su…” (s. 88, 89)

“Her yenilgi, insanın hayatına yeni kapılar açar. Hayatı yaratıcı kılan da bunlardır zaten.” (s. 93)

“Aşk dediğiniz nedir ki? Ortalığı birbirine katan bir fırtına! Meltem değil ki, uzun uzun sürsün. Vurdu mu adamı yerle bir eder ama çabuk geçer.” (s. 107)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir