Sevgide benim için ayrıcalıklı bir arkadaşım, Hatay’ımızın, Covid-19 dolayısıyla gecikmeli yapılan EXPO 2021 açılış törenini canlı olarak izlemem adına haber salınca, aklıma geliverdi değişen bazı eskilerimiz.
Çocukluğumuzun geçtiği sokaklarda çat kapı gelecek olana bile ayıp olur düşüncesiyle kapanmazdı kapılar. Yazık ki ağaçlı, bol çiçekli, kiremit çatılı o güzelim bahçeli evler, apartmanlara yenik düştüler.
Antakya’mızda Armutlu Mahallesi ile Elektrik Mahallesi’ni birbirinden ayıran, üzerinde 1960’lı yıllarda babamın kurduğu, benim de 1970’li yıllarını sanki dünmüş gibi hatırladığım terzi dükkanının bulunduğu, kaldırım kenarına kardeşimle oturup, tek -tük geçen arabaları saydığımız, kayıp-çalıntı durumlarında belediye tarafından hoparlörle anons yapılan, özellikle bayram zamanı hep kake (bol baharatlı simit veya poğaça diyelim) kokan Gündüz Caddesi vardır. Caddenin eski haline yeniden gidebilmek, orada volta atabilmek veya bisikletimden inerek, cami önündeki çeşmeden zincire bağlı bakır tasla su içebilmek için neler vermezdim!
Okulun yaz tatiline denk gelirdi, Hatay’ın 23 Temmuz 1939 yılındaki anavatana katılış bayramı. Sokakta ip atlayıp, top peşinde koşarken bizi yakalayan öğretmenlerimiz, haberleşmenin evlerde nadiren bulunan telefon, mektup veya telgrafla yapılabildiği bir dönem olduğu için “duyanlar, duymayanlara haber versin” misali bayram için toplanmamızı isterlerdi.
Bizler de büyük bir sevinç ve sorumluluk duygusunun rahatlığıyla, sarı sıcak bir günün sabahında başka bir hazırlık yapamayacağımız için siyah önlüklerimize kolalı beyaz manşetleri ve yakamızı takıp, sabahın ilk ışıklarıyla okul bahçesinde toplanırdık. Daha sonra Osmanlı döneminde doğmuş, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk akım heykeltıraşlarından Hüseyin Anka Özkan’ın 1963 yılında yaptığı Atatürk Heykeli önünde yapılan törene götürülürdük. Her daim en sevdiğim en beğendiğim Atatürk heykelidir.
Elimizdeki uçan balon kaçınca, uçurtmamız elektrik direğine dolanınca üzülen, beslediğimiz hayvan Kurban Bayramı’nda kesilirse yas tutan çocuklardık.
Bu naiflikle büyümüş bizler alışamadık yeni dünyaya…
Dünya cennete döner mi bilmem ama her haliyle cennettir Antakya’mız.
Asi Nehri’nde akıntıya karşı yüzmenin yanı sıra, tatlı suda yüzmenin zorluğunu yaşayıp, şimdilerde tuzlu suda yüzmenin hafifliğini yaşıyoruz. Yeri geldiğinde kana kana içtiğimiz aynı suda şimdilerde balık bile yaşamıyor.
Çok sıcak yaz günlerine karşı yünleri kırpılan kuzular, doğurgan olduğu için eti yenmeyip sadece sütü için beslenen inekler, makineleşen hayatla beraber yük taşıyan güzel gözlü , sevimli eşekler de kalmadı.
Asi Nehri’nin suyundan mıdır nedir? Sevdik mi tam severiz, sildik mi bir kalemde…
Haksızlığa hiç gelemeyiz.
Rivayete göre, Antik Yunan mitolojisinde güzellik ve aşk tanrıçası Afrodit’in oğlu olan aşk tanrısı Eros’un ok fırlatmasıyla dalga geçer Apollon. Eros, alay konusu olmayı kendine yediremeyip Apollon’un yüreğine bir ok fırlatarak Dafni’ye âşık olmasına sebep olur. Dafni kaçar bu aşktan ve yer tanrısı Gaia sayesinde saklanmak adına defne ağacına dönüşür. Dafni’ye kavuşamayan Apollon teselli için defne yapraklarından kendine taç yapar.
Dafni’nin gözyaşları bizim Harbiye Şelalesi’dir ama defne o kadar romantik değildir bizim için. Emektir. Meşakkatlidir. Yağı sabun, yaralara merhemdir.
Zeytinse asırlık emektir.
Çukurova’nın pamuk tarlalarından sonra Amik Ovası ‘nın, utangaç buğday başaklarına yolculuk, lezzettir.
Hiç tanımadığınız biri sizi evine davet eder de kahve ikram ederse hiç şaşırmayın.
Her daim lokmamızı paylaşmaya bekleriz biz.
Bırakın mezhep ayrımını, semavi dinleri bile ayrıştırmayız biz!
Ülkemize yabancılaştırıldığımız hatta ve hatta doğup büyüdüğümüz şehre bile sadece aşinalığımızın kaldığı bir dönemde baharat ve tütsü kokusu halen şükür sebebimizdir.
İyi ki bu şehirde doğmuş,
İyi ki bu şehrin sokaklarında birdirbir oynamış, dokuz taşı devirmişim.
İyi ki üç kardeşe ait tek bisikletimizin pedalını bu şehirde çevirmiş, o dönem için “kız çocukları bisiklete binmez” diyenlere karşı kalkan olmuş Babam!
Antakya’mızın köprü başında hep hoşgörü fısıldayan rüzgârı hiç dinmesin!