2 yıllık pandemi sürecinden sonra sevdiklerimizle kalabalık sofralarda oturup sevgiyi, mutluluğu paylaşmayı özlediğimiz bu günlerde ramazan bayramının yaklaşmasıyla herkeste bayram sevinci heyecanı ikiye katlanmaktadır.
Ramazan ayını geride bırakmaya yakın şu günlerde, ramazanda değişen beslenme düzenini eskiye döndürme vakti. Ramazanda uzun süren açlık ve öğün sayısının azalması nedeniyle metabolizmanın yavaşlamasına bağlı hızlı kilo artışı olabilmektedir. Yemek çeşitlerinin ve porsiyonlarının, şeker ve şekerli besinlerin tüketiminin artması, tartıda sürprizle karşılaşmanıza sebep olabilir. Bu nedenle hayatın her döneminde olduğu gibi Ramazan Bayramı’nda da yeterli ve dengeli beslenme büyük öneme sahip Ramazan ayında su ve sıvı tüketiminin azalmasından dolayı oluşan sıvı kaybını dengelemek için günde en az 2-2.5 litre su içilmeli; öğünlere ayran ara öğünlere yeşilçay gibi sıvılar eklenebilir.Özellikle tansiyon , kalp hastaları ve yaşlı bireyler gün boyunca çay, kahve gibi yüksek kafein içeren içecekleri fazla miktarda tüketmemelidir.
Ramazanda azalan öğün sayısının bayramla birlikte artması; mide ağrısı, şişkinlik, hazımsızlık, mide yanması gibi bazı sindirim sistemi şikayetlerine yol açabilmektedir. Ayrıca bayramda gelenekselleşen hamur işleri (baklava, börek vb.), çikolata, şeker gibi karbonhidrat içeriği ve glisemik indeksi yüksek besinlerin tüketimi hem sindirim sistemi rahatsızlıklarına hem de kan şekeri seviyesinde dalgalanmalara sebebiyet verebilmektedir. Kan şekeri dengesizliği hızlı acıkma, halsizlik, yorgunluk ve gerginlik gibi sorunlara neden olabilmektedir. Tatlı tüketilecekse şerbetli, hamurlu tatlılar yerine sütlü tatlılar tercih edilmeli ve tatlı tüketimi doyumluk değil, tadımlık olmalıdır.