Karşı cinsle ilişkimiz bizim aynamızdır. Bu aynaya korkmadan cesaretle bakabilmek gerek.
Psikiyatri profesörü Engin Geçtan “Gerçek anlamda ilişki sorumluluğu içerir. Bir diğer insanın gerçeklerini anlamaya çalışmayı ve bu doğrultuda davranmayı gerektirir. Üstelik bununla da sınırlanmaz ve ilişkiye bir şeyler katmayı ve ilişki sürecini geliştirmeyi de içerir.” şeklindeki yaklaşımıyla bizlere yol göstermeye devam ediyor.
Öncelikler kendinizle ilişkinizi gözden geçirin. Zira başkalarıyla ve hatta yaşamla o temelde ilişkileniyorsunuz. Bilhassa karşı cinse açılırken nasıl bir beraberlik yaşayacağınız, ilişkinizin niteliği vb. Bu temelde şekillenecek.
Kendinizi yeterince seviyor musunuz?
Değer veriyor musunuz?
Kendinizi önemsiyoruz musunuz?
Bu sorulara vereceğiniz yanıtlar sandığınızdan daha önemli.
Eş/sevgili, birlikteliğinizi bu bilgiler ışığında sorgulayın.
Beraber olduğunuz insanla hakkaniyet ve güven temelinde bir beraberliğiniz mi var?
Birbirinizi yeterince destekliyor musunuz?
Size karşı adil ve içten mi?
Birbirinize yeterince zaman ayırıyor musunuz?
Birbirinizin gelişimi konusunda sorumluluk alıyor musunuz?
Aranızda çok yönlü bir paylaşım ve dayanışma var mı?
Sorular çoğaltılabilir.
Eğer beraberliğiniz gerçek sevgiye dayalıysa bu sorulara cevabınız EVET şeklinde olacaktır. Değil ise yüksek ihtimalle sömürüldüğünüz, bağımlısı olduğunuz, karşılıklı çıkara dayalı vb. Bir ilişki yaşıyorsunuzdur. Bu durumda iki seçenek görünüyor.
Ya bu ilişkiden çekileceksiniz yada iyileştirerek sağlıklı bir zemine taşıyacaksınız.
Başka türlü huzurlu ve mutlu bir yaşamınız olmaz.
Çoğu insan gittiği yere kadar diyerek bozuk arabayı iter gibi ilişkiyi sürdürmeye çalışır. Bu sizi daha fazla mutsuzluğa sürüklemekten başka bir işe yaramaz.
Unutmayın bir tane hayatımız var. Mutlu yada mutsuz olarak sürdürmek sadece bir tercih meselesidir.