“Her çocuğun, her gün, kendisine önem veren ve özel olduğunu düşünen bir yetişkinle zaman geçirmeye ihtiyacı vardır.” Anetha Solter
Ebeveyn olmak dünyanın en güzel ve en zor işi olabilir. Her ebeveyn, çocuklarını ne kadar severse sevsin, bir gün geldiğinde kendini çok yorgun, bıkmış veya başarısız hissedebilir. Bu durum, çocuktan duygusal olarak uzaklaşmış olma, anne-baba olmaktan bıkmış olma, ebeveyn olma konusundaki başarı hissini kaybetmiş olma gibi belirtilerle gözlemlendiğinde ve kısa süreli bir stres olarak tarif edilemeyecek kadar ebeveynin hayatına yerleştiğinde “Ebeveyn Tükenmişliği” kavramından bahsedebiliriz. Bu sendroma girmiş anne-babalar genellikle ‘yoruldum’, ‘tükendim’, ‘çaresizim’, ‘kendimi berbat hissediyorum’ gibi sözlerle durumlarını tanımlıyorlar.
Mesleğim gereği çok fazla aile ile çalışma fırsatım oldu. Çocukları için danışmaya gelen anne-babalarla yaptığım görüşmelerde bazı ebeveynlerde tükenmişlik sendromunun belirtileri açıkça görebiliyorum. Her bir öykü, her bir cümle bana büyük bir çoğunluğun elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığını gösterdi. Anne baba olmak harika bir şeydir ancak çocuk sahibi olmaya karar verilmesinin ardından ilk andan itibaren; diğer bir yandan büyük bir stres kaynağıdır da. Tüm sorumlulukların yanında bir de zaman zaman beliren o iç ses var, içten içe ‘yorgunum’ veya ‘kaçmak istiyorum’ diyen.
“Yoğun kronik ve/veya uzadıkça uzayan stres durumunda, anne babalar sonunda ebeveynlerde tükenmişlik sendromuna yakalanabilir. Freudenberger’e göre tükenmişlik sendromu mücadele eden insanın hastalığıdır, Maslach’a göre ise iyileştiren insanın. Peki ebeveyn nereye düşüyor burada? O da çocukları için ‘mücadeleci iyileştirici’ değil midir?
Çocuğun yaşadığı bir uyum ve davranış sorununda anne-babalara en yakın olan duygular kaygı, suçluluk ve yetersizliktir. Bu olumsuz duygular ebeveynlerin sorun karşısında daha çok bocalamasına ve hata yapmasına neden oluyor.
Yapılan araştırmalar ebeveynlerde görülen tükenmişlik sorununun nedenlerini şöyle sıralamış;
- Mükemmel ebeveyn olmak hedeflendiğinde,
- Anne- babanın çocuğa adanmışlık çabasının çevre tarafından takdir edilme beklentisi olduğunda, (Ebeveynin çocuğu için harcadığı çabanın yeterince fark edilmemesi, alkışlanmaması ebeveynlerin anlam kaybı yaşamalarına neden olabilmektedir.)
- Anne baba olma sorumluluğunun altında ezildiğinde,
- Eşler birbirlerine duygusal ve işlevsel olarak yeterince destek olmadığında,
- Ebeveynler zayıf çocuk yetiştirme becerilerine ve yöntemlerine sahip olduğunda,
- Aile hayatını zorlaştıran özel gereksinimli çocuklara sahip olunduğunda,
- Ebeveynler evde yaşadıklarında ya da yarı zamanlı olarak çalıştıklarında.