Kendi duygularınızı anladıkça içinizdeki artan stres anlamlı hale gelmektedir. Bu benimle mi ilgili yoksa çocuğumla mı ilgili diye sormak gerekmektedir. Kendimi anladıkça çocuğumu daha iyi anlayıp duygularını dışa vurmasına yardımcı oluyorum. Kendimizi anlamadığınızda çocuk yetiştirme kurallarına bağlı kalırken buluveriyorsunuz kendinizi. Bazen ödül bazen ceza, suçluluk, pazarlık alt yapılı kontrol ya da kendi haline bırakma yöntemleri içinde gidip geliyorum. Kendi iç değerlendirmelerinize güvenmediğinizde çocuğunuzun sürekli değişen ihtiyaçlarını görmek ve duygularına adapte olmak zorlaşmaktadır.
Ebeveynliği karşılıklı bir büyüme süreci olarak görmek gerekir. Bu süreç birtakım tekniklerden oluşmamalıdır. Aslında anne baba olmak çocuğuna rehberlik etmek ve eğlenebilme becerisi taşımaktadır. Çocuklar ve ebeveynler birbirlerini etkilemeyi ve saygı duymayı öğrenmeli böylece aile hayatı; düşüncelerin, duyguların ve gücün paylaşıldığı bir yere dönüşür.
Oysa günümüzde aile hayatı, özel hayatımızı kaybettiğimiz, kişisel ihtiyaçlarımızı erteleyip fedakarlık ettiğimiz, duygusal sorunlarımızın yanında finansal sorunların karmaşasında zorluklar yaşadığımız bir yer haline geldi. Tüm bunlara çocuğunuzun sorunları, sağlığı, geleceği ile ilgili endişelerimiz eklendi.
Çocuklar ise erkenden kreşe başlayan, bilgisayar ve televizyonun büyüttüğü bir dünya içindeler. Anne babanın da çalıştığı günlük hayatta aynı evi paylaşan yalnız hayatta buldular kendilerini.
Ailelere önerim; çocuk odaklı olmaktan çıkıp her aile ferdinin hem bir birey hem de ilişki içinde var olduğunu kabul etmek. Böylece hem evlilik ilişkinizde hem de aile içinde çocuklarınızın büyümesine katkıda bulunmuş olursunuz. Kişisel disiplin 2-3 yaşlarında ailenin koyduğu limitler sayesinde gelişmektedir. Limit koymak gereklidir çünkü dıştan verdiğiniz bu destek ile iç disiplin kurmasına yardımcı oluyorsunuz.
Ahlaki değerlerin temeli ailede atılıyor. Dürtülerimizi yönetmeyi, başkalarına saygıyı ailede öğreniyoruz. Eğer çocuğunuza doğru model oluyorsanız, film, arkadaş, kitap çocuğunuzu kötü etkiler diye korkmayın. Çünkü çocuklar değerlerini seçmeyi, kendi kusurlarını ve eksikliklerini kabullenmeyi ailede öğrenir. Eğer biz ahlaki değerleri konuşmaz ve modelleyemezsek arkadaşları ve başkaları tarafından çok çabuk ikna olur, etkilenirler.
Aile hayatında bireylerin inanç sistemleri, ahlaki değerleri olmalıdır. ”Sessiz ol sofrada konuşulması beni sinir ediyor çünkü ben büyüğüm değil”
“Sessiz ol çünkü yemek masasında birbirimize karşı bir nezaket anlayışımız var” gibi doğru ve yanlışın ne olduğu konuları konuşulmalıdır.
Başkalarının ihtiyaçlarına saygı bir ahlaki değerdir. Ailelerin açık ahlaki değerleri vardır. Bunu sözlerle değil hareketleri ile gösterirler. Başkalarına saygı gösterir, iyimser bir bakış açıları vardır. Çocuklarına saygı ile davranırlar. En önemlisi kendi yanlışlarını ve mükemmel olmama hallerini bilip affetmeye önem verirler. Ailede iletişim açıktır. Herkes birbirini dinleyip fikirlerine önem verirler. Sorumluluk alma bilinci vardır. Beraber zaman geçirip hem de özel alana saygı duyarlar ve kişisel ilgi alanlarını korurlar. Bir karar alınacağında birbirlerine danışırlar.
Aile, dayanışma ve destek içinde aynı zamanda eğlencenin karşılıklı olarak paylaşıldığı bir yerdir. Aile içinde yaşa uygun olarak görevler verebilirsiniz. Çocukları topluma kazandırırken, yaşadığımız çevreye karşı sorumluluklarımızın olduğunu öğretebiliriz. Evde ve mahallede geri dönüşüm konuları ile ilgili bir şeyler yapılabilir. Huzurevlerine gitmesine destek olabilirsiniz. Hayvanlarla ilgili konularda farkındalık sağlayabilirsiniz. Bunları yaparak çocuklarınızın parçası olduğu bu sistemi anlamalarına katkı sağlamış olursunuz.