Bir kurumda başarılı olmak, vatandaş memnuniyetini artırmak istiyorsanız, yaptığı işten memnun olan çalışanlarla hizmet vermeniz gerekir. Çalışanların motivasyonlarını artıran, değer veren bir anlayışın inşa edilmesi gerekiyor. Yöneticiler çalışmalarını bu anlayışla yaparsa, çalışanlarının mutluluğu vatandaş memnuniyetine daha fazla yansıyacaktır.
Kimi kurumlarda fazla personel var ama iş az. Kimi kurumlarda da personel az fakat iş çok ve yoğun. Az personelle çok iş yapanlar bunun karşılığını alamamaktadırlar. Dolayısıyla personel yetersizliği çalışmayı olumsuz etkilemektedir. Özellikle hastanelerde hemşire yetersizliği bir hemşirenin çok fazla çalışmasına sebep olmaktadır. Sürekli nöbet tutmaktadır. Ailesine vakit ayıramıyor. Yapılan araştırmalarda çalışma şartlarından memnun olmayanların sayısının oldukça yüksek olduğu görülmektedir.
İş hayatında karşılaşılan en önemli sorunun çok büyük oranda adaletsiz yöneticiler olduğu gözlenmektedir. Yöneticilerin uygulamalarında, icraatlarında adaletli olmaları, haksızlık yapmamaları gerekir. Objektif kriterlerle çalışanlara muamele etmeliler. Yandaşlık son derece ayrımcı bir yaklaşımdır. Liyakat önemlidir. Tabi bunun için yöneticilerin de liyakat esasına göre atanması gerekir. Yandaşlık hukukuna göre atanan veya görevlendirilen yöneticiden adaletli ve objektif icraat beklemek beyhudedir.
Bir iş yerindeki yönetici her fırsatı ve her imkânı kendisine ve yakın çevresine sunuyor da diğerlerini görmezden geliyorsa, zahmetli işleri hep başkalarına, zahmetsizleri de yandaşlarına yaptırıyorsa o iş yerinde adalet, eşitlik yok demektir. Kurumun imkânlarından herkesin istifade etmesine fırsat vermiyor da sadece kendine yakın olan dalkavuk takımına bu imkânları veriyorsa orada huzursuzluk kaçınılmazdır. Yapılan bu ayrımcılık hak gaspıdır. Her yönetici mahiyetindeki çalışanların hakkını, hukukunu korumakla da mükelleftir. “Çalışanlarını savunma cesareti olmayan kişi, yönetici pozisyonlarını işgal etmemelidir.” (Peter Drucker). Çalışanlarına adaletle muamele etmelidir. Sürekli aynı kişiler sırf yöneticiye yakın diye korunup kollanırsa diğer çalışanların motivasyonu bozulur ve iş barışı da verimlilik de azalır.
Kimi yöneticiler zaman zaman çalışkan, gayretli, dürüst, işini yapan ve üretken insanlardan daha ziyade dalkavukluk yapan, özele hizmet eden insanlara daha çok rağbet etmektedirler. Zira dalkavukluğun getirisi dürüstlüğün getirisinden daha fazla oluyor.
İyi bir yönetici, mahiyetindeki personeli yetiştirmek için gayret etmeli, çalışanlarının gelişimine katkıda bulunmalıdır.
*
İki tip yönetici hafızlarda kalıcı olur:
Hak yemeyen ve adaletli olan yönetici.
*
“Adalet, her şeyi lâyık olduğu yere koymaktır. Ayakkabı ayağındır, külah başın.” (Hz. Mevlâna)
“Adaletin kuvvetli, kuvvetlinin adil olması gerekir.” (Pascal)
“Mal cimride, silah korkaklarda, karar da zayıflarda olursa düzen bozuktur.” (Hz. Ebubekir)
*
KÖTÜ YÖNETİCİ NASIL OLUR?
Kayırmacılık ve ayrımcılık yapmak. Patronun eşi, dostu, arkadaşı, akrabası veya sevgilisi gibi torpilli olanlar, daima el üstünde tutulur. Bu kişilerin hataları, düşük performansları bir şekilde sürekli örtbas edilir, çetrefilli olmayan güzel işler onlara havale edilir. Terfiler, ekstra izinler vs. hep onlaradır.
Adalet duygusundan mahrum olmak, dalkavukları terfi ettirmek, değer vermek, yalakaların bir yerlere geldiğini görmek çalışanlarda bir hayal kırıklığı ve huzursuzluk yaratır.
Yasal hakların lütufmuş gibi karşılanması yanlıştır.
Yönetme, yönlendirme ve koordinasyon becerisinin zayıflığı eksikliktir, liyakatsizliktir.
Bütün başarıları kendine, tüm başarısızlıkları ise çalışanlarına mal etme tek adam anlayışıdır.
*
ADALETLİ DAVRANMAK
Personel arasında adaletli davranmak yöneticilerin ihmal etmemesi gereken bir görevdir. İşlerin yürütülmesi sırasında aynı seviyedeki personele eşit oranda yetki ve sorumluluk vermeli, hak ve menfaatlerden eşit olarak yararlanmaları sağlanmalıdır. Kendisine adaletli davranılmadığını sezen bir personel kuşkusuz görevini zevkle yapmaz. Adaletli olmak eşit olmak manasına gelmez. İki personel arasında mutlaka farklılıklar bulunabilir. Adaletsizlik, aynı özelliklere sahip personel arasında sübjektif değerlendirilmelerle birinin kayırılması durumudur. Adalet ve eşitlik prensiplerine uyulmayan kurumlarda çalışmak bir işkencedir ve istenilen verime ulaşmak mümkün olmaz.
*
YÖNETİCİ
Adalet; herkese hakkını vermektir. Adaletli olmalı, herkese eşit mesafede durmalı. Davranışlarını, işlerini kişilerin isimlerini kapatarak kim olduğuna bakmadan yapmalı.
Emanet; tüm makamları geçici görmektir. Makamının emanet olduğunu asla unutmamalı. Kendisinin bu makamda geçici olduğunu ve makamın milletten ona emanet olduğunu unutmamalı.
Ehliyet; emaneti layık olana vermektir. Ehliyetli insanlara iş ve makam vermeli. Kişilerin yetenek ve özelliklerine, başarılarına bakmalı, asla iltimas yapmamalı.
Meşveret; ortak akıl ile yönetmektir. Ortak akıl ile kararlar almalı. Asla konu üzerinde ortak akıl kullanılmadan görüşler alınmadan iş yapılmamalı. Ne kadar çok uzman görüşü alınırsa hata o kadar azalacaktır.
Amaç, hedef kamunun yararıdır. Asla kişisel çıkar sağlamamalı. Yapılacak işlerin sonuçları ayrıntılı değerlendirilmelidir.
Şahsi menfaatini değil, kamu yararını gözetmelidir.
*
ADİL BİR YÖNETİCİ NASIL OLMALIDIR?
Yöneticilik herkesin olmayı istediği fakat şartlarını genellikle yeterince yerine getiremediği bir makamdır. Bir kişiye verilen her unvan, rütbe, mevki veya amirlik; beraberinde taşıması oldukça ağır ve büyük bir ciddiyet gerektiren sorumluluklar getirir. Yöneticilik makamının adeta bir orkestra şefi pozisyonunda olduğu unutulmamalıdır. Şefin yönetimiyle çok değişik enstrümanlardan ahenkli bir ses çıkar.
Her zaman ve her yerde bütün kültürlerde yöneticilik, “ateşten gömlek” olarak görülmüştür.
Kur’an-ı Kerim’in pek çok ayetinde de idarecilerle ilgi hususlar yer almaktadır. Bunlardan biri de Nisa suresinin 58. ayetidir. Bu ayet-i kerimenin meali şöyledir: “Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”
Bu ayete göre yöneticilik bir emanet olduğu gibi, yönetimde adaleti gerçekleştirmek de bir vazifedir.
Peygamberimiz de bir hadis-i şeriflerinde; “Bir gün adaletle yönetmek, altmış yıl (nafile) ibadetten hayırlıdır.” buyurmuşlardır.
Yine Peygamberimiz; “kendisine en sevimli olan ve kıyamette derecesi en yüksek kimselerin adaletli yöneticiler olduğunu, en sevimsiz olan ve ahirette azabı en şiddetli olan kimselerin ise zalim idareciler olduğunu” da bildirmiştir.