Antakya’dan Dünyaya Açılan Pencere…
ŞİİR KÖŞESİ
yüreğin çarpıyorsa hâlâ
gözlerinin pınarları akıyorsa
sevinçte, hüzünde ya da
akıyorsa kanın tüm hızıyla
yaşam da senin için akmakta
senin için ey güzel insan…
Antakya’dan, dünyanın bütün insanlarına açılan bir pencere araladım. Öyle bir pencere ki; paylaşacağımız şiirlerimizde aşkı, umudu, yaşama sevincimizi dile getireceğiz. Dünya, ancak iyilikle kurtulur. O halde şiirlerimizle güzelleştireceğiz… Her hafta bir değerimizin şiirini sizler için seçiyorum. “Senin İçin” şiirimin bir bölümü ile pencereyi araladım. Bu haftaki şiir köşesi özel konuk; Hatay Erol Bilecik Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Mobilya bölümünden mezun ettiğimiz sevgili öğrencim Ergün Keleş’in “Yaşamak Nereye Kadar” adlı şiiri ile penceremizi sonuna kadar açık bırakıyorum. Şiir tadında bir ömrünüz olsun…
YAŞAMAK NEREYE KADAR
Uzun bir geceden, yine uzunca bir sabaha bulundum
Ayak seslerini duydum ölümün,
yahut ölümü hatırlatan kelimelerin
Bu şehrin ezelden midir bu sıskalığı
yahut onca evrimin içinden cehennemle mi döşenmiş?
Bu aklın şimdiden midir zoraki sürüklenmesi
yoksa ezelden miyim ben, tomurcuklar toplayan?
Gölgeler, bedenine derin çukurlar örter
Çukurlar bilmez hangi yola paspas olduğunu
Ben söylesem yer yerinden oynayacak sanıyordum
Hoş değilmiş akan suya tereddütte bulunmak
Sustum
yapacak bir şey de yoktu
Beyaz yalanlar, karanlık güzergâhlarla selamlaştı
Simsiyah eller lekesiz bayraklar topladı
Biri yazgısını bir sırra bağlamakla kalmadı
Diğeri ekmeğini masanın üzerine koydu
üzerine bayrak dikti
Yağmurla bilenmişti kirpikleri sevdiğimin
Omuzlarına uçurtmalardan gökkuşağı bir atkı örmüştü
Bu afetin ezelden midir depremliği
Yoksa üşümek Ay’ın bir yanını karanlık mı gösterir?
Sokak arasında, dumanla yontulmuş ekmek kokuları
Sevdanın bir dizeyi bir türküyle seviştirmesi
Önce aydınlık yönü, ışığın tasavvufi sohbeti
Ve şimdi yine aldatılan bizler
şimdiki zamanın gökyüzüne
Sonra uçurumlar zindanlara yol gösterir
Değildir isteyerek yarına uyanmak
yahut uykuya dalmak
Nasılsa, çağa ayak uyduran notasız ilahiler sayıklandı
Sözcüklerimle çelişen bir korodan ayrıldım
Nereye varacaksan külfeti küçüktür çiğ tanesinden
ya da büyüktür Alp’lerden, Olympus’lardan
Ölüm ezelden mi böyle soluksuz beklenir
yahut yaşamak nereye kadar?
ERGÜN KELEŞ