Özgürlük, birinin engellenmeden ya da sınırlandırılmadan istediğini seçebilmesi, yapabilmesi ve hareket edebilmesi durumudur.
Felsefede, determinizm karşıtı özgür irade fikrini içerir. Politikada özgürlük, hükûmet baskısından bağımsızlıktır.
Çoğunlukla hakların diliyle ifade edilen özgürlük, kişinin diğer bireylerin haklarına saygı duyduğu sürece dilediği şekilde davranmasını, kimse tarafından zorla engellenmemesi ya da durdurulmamasını belirtir.
Özgürlük sadece sözlük anlamı ile anlaşılabilecek bir kavramın çok ötesinde manalar içermektedir. Gerçekten de insanoğlu tarihin ilk dönemlerinden modern çağın son teknolojik karmaşasında hala anlam arayışları içerisinde olup “özgürlük” kavramı da bu çerçevede yer almaktadır.
Yaşamımızı kendi tercihlerimizle yaşamayı seçmek, sahip olabileceğimiz en büyük özgürlüktür. Çünkü insan ancak kimseye benzemek istemediğine karar verdiğinde özgürleşir. Özgürlük, korkusuzca kendi olma, biricik birey bilincine sahip olma, istediğini yapmaktan ziyade ne istediğini bilme çabasıdır. Hiç kimse hiç kimseye tabii olarak dünyaya gelmez. Özgürlüğün önüne çekilen bentler sadece egemen güçlerin kendi varlığını sürdürebilmeleri adına oluşturdukları tabulardır. Dünya’daki en önemli gelişim ve dönüşümlerin tetikleyicisi korkusuzca sistemlerin karşısında duran, mücadeleci özgürlük savaşçılarıdır. Özgürlük, bireysel bir bilinç haliyle başlar ve sonrasında toplumsal bir kimliğe bürünür. Başkaları baskı görürken hiç kimse özgür değildir. Ve eğer beraber çalışırsak, birbirinden farklı görünen mücadelelerin birbirine bağlı olduğunu anlarsak, işte o zaman, bir gün, özgür olabiliriz.
Sonuç olarak insan, seçebildiği kadar özgür, özgür olabildiği kadar insandır.
Seyfullah Kayman
2
ÖZGÜRLÜK ÜZERİNE AFORİZMALAR
Başkaları özgür değilse hiç kimse özgür olmaz; zira özgürlük, hayatın toplumsal ve siyasal bakımdan belirli bir şekilde örgütlenmesinin bir sonucu olarak icra edilir.
Judith Butler
İnsanoğlunun en büyük zaafı, dünyanın kendi etrafında döndüğünü sanması. Hatta bütün yiyecekleri, hayvanları ve doğayı kendine sunulmuş bir nimet sanıyor. Evren dediğimiz bütün içerisinde, kendisini diğer canlılardan ayrı tutuyor. Çevreyi istediği gibi kullanıyor. Yıkıyor, yok ediyor. Halbuki insanoğlu bu evrende zincirin sadece küçük bir parçası. Bunu reddederek aslında kendisine bir hapishane yaratıyor. İnsanın bu yanılgıdan kurtulması en büyük özgürlük. Tabii bu da tam olarak mümkün olmayabilir ama bu çabanın kendisi de bir özgürlük.
Albert Einstein
Bilim ve sanat, bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar. Uçamayanlar ise tavuk olur… ‘Tavuk toplum’, önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz!
Charles Darwin
Hayvan Özgürlüğü hareketinin görmek istediği dünya, özgür bir dünyadır. ALF veya ARM eylemcileri değildir terörist olanlar; teröristler bu dünyanın hükümetleridir. Gökler, okyanuslar ve toprak herkes için bedava-özgür olmalıdır. Gökler B52 uçaklarının değildir. Kartallar ve serçeler içindir. Okyanuslar nükleer denizaltılar için değildir. Balinalar ve balıklar içindir. Ve toprak tanklar geçsin gitsin diye değildir, bombalar toprakları havaya uçursun diye değildir. Bizim için ve diğer türlerden erkek ve kız kardeşlerimiz içindir. Ben özgür bir dünya görmek istiyorum. Irkı, cinsiyeti, veya türü ne olursa olsun özgür. Bütün canlıların barış ve huzur içerisinde yaşayabildiği bir dünya görmek istiyorum.
David Barbarash
Bir kandırma ve yanılgının etkisi altında olmasalar insanlar asla özgürlüklerinden vazgeçmezler.
Edmund Burke
Söylediklerinin hiçbirine katılmıyorum. Ancak onları ifade etme özgürlüğünü hayatım pahasına savunurum.
Evelyn Beatrice Hall
İktidar, talep olmadan hiçbir şey vermeye tenezzül etmez. Hiçbir zaman etmedi ve hiçbir zaman etmeyecek. İnsan özgürlüğündeki ilerlemenin tarihi, en büyük kazanımların en büyük mücadelelerle elde edildiğini gösteriyor… Eğer mücadele yoksa ilerleme de yoktur. Özgürlük isteyip de ajitasyona hayır diyenler toprağı ekmeden ürün elde etmek isteyen insanlardır, onlar şimşek ve gök gürültüsü olmadan yağmur istiyorlar. Sularının o korkunç uğultusu olmadan okyanusu istiyor onlar.
Frederick Douglass
Peki kim özgür öyleyse? Yalnızca kendi kendinin buyruğunda olan, yoksulluktan, ölümden ve zincirlerden korkmayan, kendi tutkularına meydan okuyacak ve rütbeye ve nişana değer vermeyecek kadar güçlü, yetkin, olgun ve çok yönlü, akıllı adam.
Horatius
3
ÖZGÜRLÜK ÜZERİNE BİR ŞİİR
Okul defterlerime
Sırama ağaçlara
Kumlar karlar üstüne
Yazarım adını
Okunmuş yapraklara
Bembeyaz sayfalara
Taş kan kağıt veya kül
Yazarım adını;
Yaldızlı tasvirlere
Toplara tüfeklere
Kralların tacına
Yazarım adını
Ormanlara ve çöle
Yuvalara çiğdeme
Çın çın çocuk sesime
Yazarım adını
En güzel gecelere
Günün ak ekmeğine
Nişanlı mevsimlere
Yazarım adını
Gök kırpıntılarına
Güneş küfü havuza
Ay dirisi göllere
Yazarım adını
Tarlalara ve ufka
Kuşların kanadına
Gölge değirmenine
Yazarım adını
Fecrin her soluğuna
Denize vapurlara
Azgın dağın üstüne
Yazarım adını
Bulutun yosununa
Kasırganın terine
Tatsız kaba yağmura
Yazarım adını
Parlayan şekillere
Renklerin çanlarına
Fizik gerçek üstüne
Yazarım adını
Uyanmış patikaya
Serilip giden yola
Hıncahınç meydanlara
Yazarım adını
Yanan lamba üstüne
Sönen lamba üstüne
Birleşmiş evlerime
Yazarım adını
İki parça meyvaya
Odama ve aynaya
Boş kabuk yatağıma
Yazarım adını
Obur köpekçiğime
Dimdik kulaklarına
Acemi pençesine
Yazarım adını
Kapımın eşiğine
Kabıma kacağıma
İçimdeki aleve
Yazarım adını
Camların oyununa
Uyanık dudaklara
Sükütun ötesine
Yazarım adını
Yıkılmış evlerime
Sönmüş fenerlerime
Derdimin duvarına
Yazarım adını
Arzu duymaz yokluğa
Çırçıplak yalnızlığa
Ölüm basamağına
Yazarım adını
Geri gelen sağlığa
Kaybolan tehlikeye
Hatırasız ümide
Yazarım adını
Bir tek sözün şevkiyle
Dönüyorum hayata
Senin için doğmuşum
Seni haykırmaya
Özgürlük!
Paul Eluard
ÖZGÜRLÜK ÜZERİNE TAVSİYE KİTAP
Damızlık Kızın Öyküsü – Margaret Atwood
Margaret Atwood’un ödüllü ve çok satan “Damızlık Kızın Öyküsü” romanı etkileyici bir distopya. Bu karanlık distopya, feminist distopya olarak da tanımlanabilir. Bu eser özgürlüklerin kısıtlandığı yeni bir ülke oluşumunu konu alıyor. En çok özgürlüğü kısıtlananlar ise kadınlar… Karakterlerinin derinliği ve muhteşem kurgusuyla özgürlük ile ilgili kitaplar arasında yer alan bu eseri okumaya başladığında elinden bırakamayacaksın. “Damızlık Kızın Öyküsü”, diziye de uyarlanarak büyük bir seyirci kitlesinin de beğenisini kazandı.
BİR ÖZGÜRLÜK PORTRESİ: PROMETHEUS
Yunan mitolojisine göre; çok önceleri Tanrı Titanlar (Devler) egemenmiş dünyamıza. Daha sonra Zeus ve diğer tanrılar, Titanlarla savaşıp onları dünyadan kovmuşlar. Ancak bu savaştan önce iki Titan, Klymene ve İapetos evlenmiş ve hepsi çok güçlü, zeki, özgürlük tutkunu dört çocuk sahibi olmuşlar. Bu dört genç Titan, Zeus’u kesinlikle tanrı ve reis olarak kabul etmiyormuş. Zeus, bunlardan Atlas’ı dünyayı omuzlarında taşımaya mahkûm etmiş. (Dünya haritalarını içeren kitaplara bu yüzden Atlas diyoruz). Diğer kardeş Menoitios’u da yeraltına göndermiş. Üçüncü kardeş Epimetheus’u; sandığını açıp dünyaya felaket salan meraklı tanrıça Pandora ile evlendirmiş. Dördüncüsü yiğit Prometheusmuş. Ancak o akıllı davranarak Zeus’un gözüne girmeyi başarıp Olympos’taki ölümsüzlerin arasına alınmış. Aslında bu onun Zeus’tan atalarının öcünü alabilmek için kurnaz bir planıymış.
Olympos Tanrıları kuvvetli ve kudretlidir; Prometheus ise akıllı, yaratıcı ve zekidir. O, her şeyden önce insan dostu olarak Zeus’un karşısındadır. Efsaneye göre Zeus, itaat etmediği için Prometheus’a çok kızıp, onun balçıktan var ettiği ve sevip değer verdiği insanları cezalandırır. Önce insanlar kolayca bulamasın diye bütün besinleri toprağa gömdürür. Sonra en önemli silah olan “Bilgi Ateşini” de onlardan saklar. Çünkü insanların, kendine karşı ayaklanmalarından ödü kopuyordur. Ama tahmin edemediği bir şey olmuş ve Prometheus, ağır bir suç olduğunu bile bile, bu bilgi ateşini insanlara götürmeye karar vermiştir. Böylece insanlar gerçekleri görüp, zalim Zeus’a baş kaldırabileceklerdir. Bir sabah erkenden, ateşe çok benzeyen “narteks” çiçeğini yanına alıp, yola çıkar. Tanrıların yaşadığı İda dağındaki ateşe ulaşır. Nöbetçiler uykudadır. Hemen gizlice bilgi ateşini alıp, yokluğu fark edilmesin diye yerine narteks çiçeğini koyar ve bilgi ateşini götürüp insanlara ulaştırır. Artık bu ateşi söndürmeden korumak insanların görevidir. Prometheus, böylece Zeus’tan da intikamını almıştır.
Zeus bunları öğrenince çıldırır ve Prometheus’a korkunç bir ceza verir. Onu Kafkas Dağları’nda büyük bir kayaya zincirletir. Her gün bir kartal gönderir, Prometheus’un karaciğerini yedirir. Gece olunca karaciğeri yeniden oluşturur ve yenilenen karaciğer de, tekrar kartalın ertesi günkü yemeği olur. Bu bitmeyen bir işkencedir. Prometheus, umudunu hiç yitirmeden buna dayanır. Nitekim 30 yıl sonra bir gün Herakles (Herkül) çıkagelip Prometheus’u kurtarır. Mitolojideki her olayın, yaşadığımız zamanda bir karşılığı vardır. Bu olayın çağımızdaki karşılığı; insanlığın özgürlük için, umudunu yitirmeden, sonuna kadar mücadele etmesi gerektiğidir. Prometheus’un insana, çok önemli bir güç olan “bilgi ateşi”ni vermesi; insanın kendi yaratıcı gücünü fark ederek özgürlüğünü kazanması ve uygar bir dünya kurması demektir.