Pandemi ve bireyin sorumlulukları

Dünya Sağlık Örgütü pandeminin seyri ile ilgili yaptığı açıklamada ülkemizde vaka sayısının çok fazla artmış olduğunun altını çizdi. Semptom göstermeyen taşıyıcı bireyler üzerinden de epey bir bulaşı söz konusu. Bu şu demek; Korona virüsü yaygın bir şekilde aramızda dolaşmaya devam ediyor. Ve her konuda bilinçli davranmak herkes için iyi bir sonuç doğurur. Bilhassa sağlık söz konusu olunca… Zira bu alanda teker teker bireylere çok iş düşmektedir. İhmaller, bilinçsiz ve kural tanımaz davranışlar toplum sağlığını olumsuz etkiliyor. Dolayısıyla diyebiliriz ki, salgınla mücadelenin bu yeni döneminde birey olarak, hem kendimiz hem de başkalarının sağlığını korumak adına üzerimize düşeni layıkıyla yerine getirmemiz hayati önemdedir.

Son günlerde alınan pandemi tedbirlerine dönük olumsuz eleştirilerin artmış olduğu görülmekte. Buna da dikkat etmekte fayda var. Zira olumsuz eleştiri yıkıcıdır ve mevcut sorunun çözümüne katkı sunmak bir yana daha da çetrefilli bir hale sokmaktadır. Kısaca ifade edersek, olumsuz eleştiri zaman ve enerjinin boşa ziyanıdır.

Sağlıklı olanı, alınan tedbirleri daha fazla nasıl destekleyebiliriz diye sormaktır. Bu bağlamda soracaksak; pandeminin başından itibaren toplum olarak bilinçli bir yaklaşımla kurallara gereğince uyuldu mu? Bireysel önlemler yeterince alındı mı? Hayır.

Hal böyle olunca pandemi azalmak bir yana ülke genelinde hızla artışa geçti. İlimiz Hatay’da ise kısa sürede artış yüzde yüze ulaştı.

Bir kesim var ki kural tanımazdır ve halen maske-mesafe, kalabalık ortamlarda bulunmamak vb. kendi bireysel önlemlerini almamakta direnmektedir. Yetmezmiş gibi devletçe alınan her tedbiri eleştirmekten de geri durmamaktadır. Bu sağlıklı bir yaklaşım değil.

Örneğin, açık alanda sigaranın yasaklanması, nargile kafelerin kapatılması, kimi işyerlerinin faaliyetlerinin durdurulması, akşam sokağa çıkma kısıtlaması uygulaması vb. tedbirleri eleştirmek yerine, bu tedbirlere kendim nasıl katkı sunabilirim, daha fazla ne yapabilirim? Diye sormak daha isabetli olacaktır. Tam da bu noktada duygusal zeka devreye giriyor.

Duygusal zeka nedir? Kısaca; başkalarını düşünmek diyebiliriz. Başkalarını da dikkate alarak hareket etmek… Her insan kendi üzerine düşeni yapar, hem kendi hem de başkalarının sağlığını koruyabilirse ek tedbirlere gerek kalmadan pandemi atlatılabilir.

Tek gayemiz insan sağlığı olmalı. Bu yanıyla baktığımızda, her birey kurallara sonuna kadar uymalı ve bu süreci yöneten bütün ilgili kurumlarla işbirliğine gitmeli. Bu bizim hem bireysel hem de toplumsal görevimiz. İnsani bir vazife aynı zamanda…

Bunu yapmak yerine alınan her tedbiri eleştirmek sağlıklı bir tutum değil. Bu, sürekli kızgın, gergin, suçlayıcı, öfkeli vb. yıkıcı duyguları taşımak anlamına gelir. Böyle olunca da salgının bitirilmesi hedefinde oluşması gereken devlet-vatandaş işbirliği yeterince sağlanamamış olur. Eksiklikler varsa bunları süreç tamamlandıktan sonra oturur yapıcı bir şekilde konuşur, dersler çıkarır yolumuza devam ederiz.

Yoldayken olumsuz eleştirileri gündemde tutmak sadece salgınla mücadeleyi zaafa uğratır. Gün yapıcı bir yaklaşımla ve SEVGİyle birlik olma günüdür.

Özcesi, sorunun değil çözümün bir parçası olalım.

SİZİ SEVİYORUM

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir