Şimdiki gençlerin bazen duyduğu, duyduğundaysa genellikle kulak arkası ettiği, çocuklarınsa yabancı bir dile ait olduğunu sandığı “müsamaha” kelimesi, bizim neslin hücrelerine nakış gibi işlenmiş
Yazar: Zühre Azazi Kar
Firak*
Akreple yelkovanın birbirini hızla kovaladığı bir dönemdeyiz artık. Kime sorsanız zaman yetmiyor. Covid döneminde tamamen tekdüzeleşen günlerimiz daha da hızlı geçiverdi sanki? Gezerken, yeni
Günah
Üç tarafı denizlerle çevrili, dört mevsimi bir arada yaşayan, karayla çevrili doğu yönünde sarp dağ eteklerine kurulmuş, birbirinden güzel şehirleri ve bu şehirlerin efsanelere
Eller
Geçimini emekle sağlayan insanların ellerini izlemeyi severim. Sahilde yürürken avdan gelen balıkçının, kayığa ait halatı karaya attıktan sonra kazığa bağlayan ellerini. Kestaneleri bıçakla çizerken
Kasımpatı
Birbirimize aydın bir gün, iyi bir akşam dilemeye utanır olduk. Sabah-akşam insanlık dışı bir vukuat var. Boş laf salatası var! Her mesleğin kendine özgü
Mihrican
Sevgi ve saygı ile açılan kapılarımız, birbirimize sarılarak hasret gidermelerimiz, büyüklerimizin sadece birbirimizi ihmal etmemiz durumunda kulağımızı çekmeleri var bizim. Güzel bir şarkıyı, kitap
Hazan*
Yazlık-kışlık kıyafetlerin birbiri ile çarpıştığı dolap günleri, hoş geldiniz! Direk hırkaya giriş yapmamak için yazlık kazaklarla geçiştirmeye çalıştığımız serin saatlerin yerini alan soğuk saatler,
Eylül
Renkli ampullerin elektrik kablosuna dizili olduğu, aralarına kâğıttan yapılma fenerlerin asıldığı ve konfetilerin havada uçuştuğu sıcacık yaz ayları! Sonrasındaysa kırık-dökük tahta masalar, yere düşmüş
Mimoza Çiçekleri
Çocukluk ve gençlikteki anıların akla mıhlandığı, dününse saman alevi gibi uçup gittiği, zaman hızla akarken detaylara takılmayıp esas problemlerin çözülmeye çalışıldığı, hayatın iyice sadeleştirildiği,
Tarihimizin Tütsülenmiş Bayramı
Yediyordu Elif kağnısını, Kara geceden geceden. Sankim elif elif uzuyordu, inceliyordu, Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar, İnliyordu dağın ardı yasla, Her bir heceden heceden. Mustafa