Bir dosttan; “Duvarı aşamıyorsan bir kapı aç” başlığıyla, oldukça hoş bir yazı aldım. Günümüze, günümüzde yaşananlara uyuyor mu, uymuyor mu pek bilemedim doğrusu. İyisi
Yazar: Ruhan Odabaş
Çocuklarımız zehirlenmesin!..
Çocukların ölmesini istemeyenlerin yargılandığı bir ülkede yaşıyoruz. Sanırsınız ki onların çocukları yok, sanırsınız ki ölüm denen acımasızlık soyadına göre gelip yapışıyor insanın yakasına. Sözden
Okumalısınız!..
Rüştü Onaran ağabeyim bu paylaşımı yaparken “okumalısınız” demiş ve iyi de etmiş. Ben okudum, çok da etkilendim. Aynı uyarıyı şimdi ben okurlarıma yapıyorum; okumalısınız!
En önemli şey nedir?
Ülkeye göre değişebilir bu sorunun yanıtı. Aynı ülkenin bölgelerine, kentlerine göre de değişebilir… Kurumlara göre değişir, kurumları yönetenlere göre değişebilir… Ailelere göre değişir, aile
Amcaoğlu eksik söylemiş
Birini tanımlarken; “Dürüst insandır” dendiğine çok tanık olmuşuzdur. Ne demektir şimdi bu? Dürüst olmak büyük bir özellik midir yani? Her insanın doğal olarak olması
Eğitimimiz fıkra gibi
Yeni değil ki. Uzun yıllardır eğitimimiz berbat durumda. Bu nedenledir ki dünyanın gelişmiş ülkelerine ayak uydurmamız giderek zorlaşıyor. Zorlaşmanın sonrasında her anlamda o ülkelere
Japonya’da bir çocuk
Japonya’da bir çocuk 10 yaşlarındayken trafik kazası geçirmiş ve sol kolunu kaybetmiş. Oysa çocuğun büyük bir ideali varmış. Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak istiyormuş.
Hırsızlık üstüne
Bir belgeselde, penguen türü kuşların birbirlerinin yuvalarından taş çaldığını görmüş ve çok gülmüştüm. Gülmüş ve şöyle düşünmüştüm; “Kuşlar da mı!..” İnsan var olduğu andan
Bir kenti sevmek…
“Bir kenti sevmek” adlı şiirimde; Bir kenti adam gibi seveceksin. Caddesi, sokağı toz çamur demeyeceksin, kentin dili vardır, kanı vardır, canı vardır, iyi bileceksin.
Bahar ve sevmek
Nazım Hikmet, “Yarıda kalan bir bahar yazısı” adlı şiirinin bitiminde şöyle der; “… 27 benim yaşım, onun yaşı 17 . Kör şeytan, topal şeytan,