2011 yılından buna yana Suriye’de olup bitenlerden dolayı savaş kaygısı ile birlikte yaşamaya zorlanan Antakya ve Antakyalılar, Yezit kalıntısı domuzların boğaz kesen saldırganlıklarıyla bu
Yazar: Ali Yolcu
Hangisinden başlayım?
Daha önceki yazılarımda Antakya’nın bir ‘AŞK’ olduğunu defalarca söylemiştim. Antakya’nın kendisi tek. Başka Antakya yok! ANCAK… Ona sevdalı olanlar milyondan çok fazla! Depremle birlikte
Vatandır çünkü YAR!
YAR bazen sevdiğin kadın bazen sadece arkadaşındır. Bazen oturduğun ev bazen de vatan toprağıdır. Seviyorum dediğin, bağlı ve hatta bağımlı olduğun her şeydir
Neye alkış tuttuğunuzu bir bilsek?
Suriye konulu toplantıya Türkiye davet bile edilmedi… Roma İtalya’nın başkenti. Orada önemli bir toplantı yapıldı. Toplantının adı ve soyadı; “Suriye’nin Yeniden İmarı, Petrolün Paylaşımı
ELEKTRİK sayacı takılacak diye YAYGARA koparanlar!
İHTİYAÇ sahipleri hariç KONTEYNIR KENTLER acilen boşaltılmalıdır! Konteynır kentlerde kalan insanları ikiye ayırıyoruz; Birinci kesim gerçekten de ihtiyaç sahibi olanlar ki bunların sayısı oldukça
Onlar sadece deyiveriyor. Biz ise korkudan altımıza yapıyoruz!
Bilim adamlarının kendi içinde ki çelişkili açıklamaları Hataylıları depremden daha çok yoruyor. Bir bilim adamı ‘Deprem geldi gelecek önlem alın’ derken bir diğeri ise
Artık rüyalarıma bile girmiyorsun!
Kızma bana, darılma, gücenmede… ‘Kaçtır söylüyorum yokum artık unut beni!!!’ cümlesini de bir kere daha söyleme… Biliyorum! Tamam biliyorum! Yoksun ve artık hiç olmayacaksın!
Vida gevşemiş iyice!
Ekonomi elbette birinci sırada. Bir emeklinin 12 bin lira ile yaşamaya mahkûm edilmesi tabi ki konuşulması gereken bir konu. Asgari ücretlinin 17 bin liraya
Vali MASATLI 1 yıl sabır istedi!
Hatay Valisi Sayın Mustafa Masatlı’yı iş insanı sayın Ali Kavak’la birlikte ziyaret ettik. Öncelikle kendilerine gösterdiği ilgiden dolayı teşekkür ediyorum. Sayın Vali sıcakkanlı ve
25 yıldır aynı gazetede çalışıyor olmamın tüm avantajlarını yaşıyorum.
(Sıkıştırılmış özet) Antakya-İskenderun karayolundan 30 metre kadar içeride ki ofise geçtim. Her gün yaptığım gibi en önce masamda duran Metin Dingil’den kalma bilgisayar