Ölüye de yaşayana da saygımız kalmadı!

Hepimiz geçtiğimiz günlerde yaşanan yangın felaketini duyduk ve derin bir acı yaşadık öyle değil mi?

Ama ne acıdır ki; bir, iki gün konuşuyor, acılarına ortak oluyor ve üçüncü günün sonunda unutuyoruz…

6 Şubat 2023 Felaketinde “Sesimi duyan var mı?” çığlıklarını unuttuğumuz gibi, Ya da; “2003 Bingöl depremi 176 ölü, 2011 Van depremi 644 ölü, 2014 Soma maden faciası 301 ölü, 2016 Aladağ öğrenci yurdu yangını 12 ölü, 2018 Çorlu tren kazası 25 ölü, 2018 Ankara tren kazası 9 ölü, 2020 İzmir depremi 117 ölü, 2020 Elazığ depremi 41 ölü, 2021 Akdeniz orman yangınları 8 ölü, 2021 Batı Karadeniz sel felaketi 97 ölü, 2022 Amasra maden ocağında patlama 42 ölü, 2023 Kahramanmaraş depremleri 53 bin ölü, 2023 Adıyaman ve Şanlıurfa sel faciası 21 ölü, 2024 İliç maden faciası 9 ölü, Senelerdir kadın ve çocuk cinayetlerine kurban giden yüzlerce kadını unuttuğumuz gibi…

Unutuyoruz…

Bir hafta sonra 2025 Kartalkaya otel yangının da ölen 79 canı da unutacağız…

Ateş bizim evimize düşmediği sürece unutuyoruz…

Sorsan insanlık hali deriz…

Oysa ölüye de yaşayana da saygımızın kalmadığı bir dönemdeyiz…

Veya daha akademik bir terim kullanmak gerekecekse, evet. “Toplumsal veya sosyal çürüme” yaşıyoruz…

“Sosyal Çürüme: Toplum kültürünün değişmesi, toplumsal normların ve toplum değerlerinin yitirilmesidir. Şiddetin artması, adaletsizlik, hoşgörüsüzlük, toplumun ahlaki ve insani olarak çöküşüdür.”

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir