Buğday tanelerinin yolculuğu!

Topraktan başağa, Başaktan buğdaya, Undan ekmeğe…

DİLEK AKKAYA

En eski ve en temel gıda maddelerinden biri olan buğdayın, “Topraktan başağa, Başaktan buğdaya, Undan ekmeğe” olan meşakkatli ve uzun yolculuğu haber ekibimiz tarafından derlendi.

Meşakkatli ve uzun yolculuk önce çitçilerin yoğun mesai harcayarak titizlikle ekilen buğday tohumlarını yeşertmesiyle başlıyor. Ardından büyük emeklerle yetişen Başaklar, haziran ve temmuz aylarında başlayan hasat sezonunun ardından iş makineleri ile un fabrikalarına taşınıyor.

Hasadı yapılan buğday tanelerinin tarladan sofralara olan zahmetli yolculuğu un değirmenlerinde devam ediyor. Buğday, zahmetli bir yolculuğun ardından una dönüşüyor. Una dönüşen buğday taneleri usta eller tarafından şekillendirilip, pişirilerek sofralarda yerini alıyor.

Buğday yetiştiriciliğinin çok kolay gibi göründüğünü ancak çok zahmetli olduğunu aktaran çiftçiler, “Çok kolay gibi görünüyor ama bir tohuma can vermek çok zordur. Onu aynı çocuğunuz gibi bütün kötülüklerden korumak zorundasınızdır. Oda iklim koşulları ve zararlı haşerelerdir. Nasıl bebeğiniz ilk doğduğunda onu sarıp sarmalarsanız üşümesin diye bitkilerde böyledir. Ardından büyür ve etrafında bulunan kötü arkadaşlarından korumak istersiniz. Bir tohuma can vermekte böyledir. Kolay görünür ama aslında büyük zahmetler ile o başak oluşur” diyerek konuşmalarını tamamladılar.

Daha sonra yetişen buğday tanelerini devralan Un Değirmeni işletmecileri ise, “Buğday üç işlemden geçerek un haline geliyor. Önce buğdaylar ilk makineye özenle dökülüyor, ardından kabuklarından ayrılan un öğütülüyor, son olarak ise çuvalların içine boşaltılıyor. Eskiden bu makineler yoktu hepsi hayvan ve insan gücü ile el emeği ile öğütülürdü. Şimdi iş daha kolay. Bizim gibi küçük un değirmenleri de kalmadı. Hep fabrikalaşma oldu. Bunun en temel nedeni ise kimse evinde ekmek yapmak istemiyor. Hazır ekmeğe ya da una koşuyor” dediler.

Son olarak buğdaya en son emeği veren fırıncılar ise, “Bir buğday ekmek olana kadar çok fazla emek istiyor. Bu bir halka şeklinde. Bu halkanın en son aşaması biziz. Çitçiler ekiyor, yetiştiriyor ve hasadını yapıyor. Ardından Un değirmenleri devreye giriyor ve tane olan buğdayları ekmek olmak üzere una çeviriyor. Son aşama ise bize geliyor. Una suyu ekleyip kıvam vererek ekmek haline getiriyoruz. Anlatırken ne kadar kolay oluyor ama bu döngü çok fazla emek istiyor. Bizlerde o ekmekleri yapmak için saat 4-5 gibi fırınlarımızın başında oluyoruz. Büyük bir özenle unu hamur haline getiriyoruz. Gün içinde bu işlem tekrar tekrar yapılıyor. Tabi sadece bu ekmekle sınırlı kalmıyor çeşitli hamur işleri, ekmek, börek, simit, poğaça ve diğer ürünlerde bu listede yerini alıyor” ifadelerine yer verdiler.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir