Bugün sizlerle çok önemli, hatta olmazsa olmaz bir konudan bahsedeceğiz: Kadına yönelik şiddet. Bu konu, maalesef dünyanın her yerinde, gelişmiş veya gelişmemiş tüm toplumlarda görülen bir illet. Peki, neden? Cevabı basit: Eğitim eksikliği.
Daha doğrusu, doğru eğitim eksikliği. Okullarda matematik, tarih, coğrafya öğreniyoruz ama insan olmayı öğrenemiyoruz. Toplumda nasıl var olacağımızı, kadın ve erkeğin doğasının ne olduğunu, rollerimizin ne olduğunu, birbirimizi nasıl tamamlamamız gerektiğini öğreten bir sistem yok.
Bakın, doğada her şey dengede. Gece-gündüz, artı-eksi, kadın-erkek. Kadın ve erkek iki zıt kutup, tıpkı artı ve eksi gibi. Ama iki zıt kutup birbirini tamamlar, tek başlarına anlamsızdırlar.
Kadın yaratılışın temeli, ayakları yere sağlam basan, gerçekçi, olgun, maneviyatı kuvvetli bir varlık. Erkek ise daha çok hayalperest, kadının arzusunu gerçekleştirme gücüne sahip. İkisi bir araya gelince bütünlük oluşur, hayat devam eder.
Ama gelin görün ki 21. yüzyılda kadın ve erkek birbirine rakip gibi görülüyor. Her şey rekabet üzerine kurulu. Erkek kadını kontrol etmek istiyor, çünkü ona nasıl davranacağını bilmiyor. Kadın da erkekle eşit olmak istiyor, çünkü kendi değerinin farkında değil. Sonuç: Şiddet, mutsuzluk, boşanmalar, parçalanmış aileler, güvensizlik.
Yasal düzenlemeler elbette gerekli, ama sorunun köküne inmiyor. Birbirimize birbirimizi sevdiğimizi hissettirmeliyiz. Bunu da ancak doğru bir eğitimle sağlayabiliriz. Anaokulundan itibaren başlayan, toplumsal değerleri, insan ilişkilerini, kadın ve erkeğin doğasını anlatan bir eğitim sistemi inşa etmeliyiz.
Toplumun temeli aile. Aile sağlıklı olursa, toplum da sağlıklı olur. Ailede de denge olması lazım, kadın ve erkeğin rollerini doğru bir şekilde yerine getirmesi lazım. Kadının yeri yuvasıdır. Modern kadın algısına ters bir şey söylüyorum gibi hissedebilirsiniz ancak, kadın aslında çocuklarıyla ilgilenmek, onları sevgiyle büyütmekten mutlu olur. Bu demek değil ki evde hapis olsun. Eğer bir yeteneği varsa, çalışmak istiyorsa çalışsın. Ama önceliği çocukları olsun, çünkü gelecek nesil kadınların elinde şekillenir, okullardaki öğretmenlerin ellerinde değil.
Devlet de kadın dostu politikalar uygulamalı. Anneye destek olmalı, çocukların iyi bir eğitim alması için gereken koşulları sağlamalı. Ama en önemlisi toplumun bilinçlenmesi. Herkes kendi üzerine düşeni yapmalı, kendini eğitmeli, doğasını anlamalı, karşı cinse saygı duymayı öğrenmeli. Başkalarından değişmeyi beklemeyip kendimiz değişmenin adımlarını atmalıyız.
Eşcinsellik de binlerce yıldır var olan bir gerçek. Bunu yadsıyamayız. Ama cinsel tercihlerin reklamının yapılması doğru değil. Çocukların kafası karışıyor, yanlış yönlendiriliyorlar. Şimdilerde popüler olan bir konu var: Cinsiyetsiz toplum. Böyle bir şey olmaz. Kadın kadındır, erkek erkektir. İkisinin de kendine göre güzelliği, değeri vardır.
Kısacası, kadına yönelik şiddetin tek çözümü eğitim. Doğru eğitimle kendimizi, birbirimizi ve toplumu anlayabiliriz. Saygıyı, sevgiyi, hoşgörüyü öğrenebiliriz. Kadına şiddetin olmadığı, mutlu ve huzurlu bir toplum ancak böyle mümkün.
Unutmayın, eğitimsiz toplum, şiddet barındıran bir toplumdur!