Artık rüyalarıma bile girmiyorsun!

Kızma bana, darılma, gücenmede…

‘Kaçtır söylüyorum yokum artık unut beni!!!’ cümlesini de bir kere daha söyleme…

Biliyorum!

Tamam biliyorum!

Yoksun ve artık hiç olmayacaksın!

Bunu hissediyorum da!

Amaaaaaaaa!

Ama bu ayrılığı anlatamıyorum bana!

İçimde ki yani içimin en derinlerinde ki o hasret o hasret var ya…

O hasret işte!

Öyle hasret ki sana!

*

O soğuk Şubat günü.

Gittiğin gün yani.

O günden sonra rüyalarım da hasret kaldı sana.

Rüyama girersin diye her gün çok erkenden uyuyorum.

Yorganı çekiyorum başımın en ucuna ve seyre dalıyorum anılarımda ki senle beni!

Seninle uyuyorum usulce yani!

Her gün, her gün bunu yapıyorum.

Ama gelmiyorsun sen!

Rüyalarıma bile gelmiyorsun!

Gelsen keşke!

Keşke gelsen!

Gelsen de beni gezdirsen Kurtuluş caddesinin ara sokaklarında…

Vali Göbeğinde ki parkta oturup birer sigara tüttürsek seninle mesela…

Kol kola Defne’nin Uğur Mumcu caddesini turlasak…

Cumhuriyet caddesinin o kalabalığına karışıp, Fatih caddesine varsak el ele…

Gündüz caddesinden, çıksak yukarı yokuş askeriyenin oradan ve yürüsek ta Çekmece’ ye…

Esentepe mahallesi var ya az yukarıda, oradan da aşağı yokuş insek Kültür Merkezine…

Altın çay deresinin Asi ile birleştiği köprünün üzerinden geçsek,

Atatürk Parkının arka girişinden başlayıp ta en başına salına salına kendimizden geçsek…

Parkın tam da orta yerinde Yeşil Tepe olabilir, Orta Kahve de…

Orada!

Orada bir yerde işte…

Sarılsak birbirimizin boynuna, Çık sıkı sıkıya sarılsak ve sonra bir daha hiç uyanmazsak!

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir