HABER MERKEZİ
Kuleyle ilgili anlatılan efsanelerden en bilineni; kral ve kızının hikayesidir. Bir falcı tarafından kızının yılan sokması nedeniyle öleceği hakkında uyarılan kral, kızını koruyabilmek adına Salacak açıklarındaki kayalıklar üzerine kız kulesini inşa ettirir ve kızını bu kuleye yerleştirir.
Kral kızına belli vakitlerde sepet içerisinde çeşitli yiyecekler gönderir ve bir gün meyve sepetinin içine gizlenen yılan kralın kızını zehirleyerek ölmesine neden olur.
BATTAL GAZİ!
Kuleyle ilgili anlatılan efsanelerden en bilineni; kral ve kızının hikayesidir. Diğer bir efsane ise Battal Gazi hakkındadır. Şehrin karşısına konuşlanan Battal Gazi’yi gören Bizans Tekfuru telaşlanır ve hazineleri ile kızını bu kuleye saklar. Fakat kuleyi ele geçiren Battal Gazi hem hazineleri hem de prensesi alır ve atıyla Üsküdar’ı aşarak yoluna devam eder. “Atı alan Üsküdar’ı” geçti deyiminin kaynağının bu olay olduğu rivayet edilmektedir.
LEANDROS!
Kız kulesi ile ilgili ilk efsane Ovidius tarafından kaydedilmiştir. Efsaneye göre Çanakkale Boğazı’nın batı yakasındaki Sestos’taki Afrodit Mabedi’nde rahibe olan Hero Abydos’da yaşayan Leandros’a âşık olur. Leandros her gece yüzerek Hero’yu görmeye Sestos’a geçer. Bir gün fırtına çıkınca kuledeki fenerin ışığı söner ve yolunu kaybeder ve boğularak can verir. Ertesi gün kıyıdaki cansız bedenini gören Hero’da kendini suya atarak intihar eder. Normalde Çanakkale’de geçen bu efsane 18. Yüzyılda Avrupalı seyyahlar tarafından dönemin “antikite modasına” uygun olarak ün kazanan Boğaziçindeki Kız Kulesi’ne uyarlamışlardır ve kule “Tour de Leandre veya Leandre Tower” olarak da adlandırılmaya başlanmıştır.
KIZ KULESİ İLE GALATA KULESİNİN AŞKI!
Kız Kulesi Boğazda yalnız, naif ama büyüleyiciliğiyle İstanbul’un tam kalbinde yer alan bir inci tanesi kadar zarif. Galata Kulesi ise, İstanbul’u tam tepeden izleyen heybetli bir yapı.
Kız Kulesi yalnız biçimde boğazda süzülürken, Galata Kulesi çıkar karşısına, heybetli ve büyüleyici duruşuyla. İki kule İstanbul’un huzurunda birbirine âşık olur, ama kavuşamaz. Çünkü İstanbul Boğazı kavuşmaları için aralarında bir engeldir. İmkânsız aşk karşısında günden güne eriyen Kız Kulesine Galata Kulesi mektuplar, şiirler yazar.
Bir gün Ahmet Çelebi çıkıverir Galata Kulesi’nin tepesine. Amacı oradan Üsküdar’a uçmaktır. Çelebi, Galata Kulesinin ısrarlarına dayanamaz ve yüzyıllardır biriktirdiği mektupları da yanına alıp uçmaya karar verir. Ancak salacak sahiline yaklaşırken rüzgârın etkisiyle dağılır yine de dalgalar mektupları Kız Kulesine ulaştırır. O vakit Kız Kulesi Galata Kulesinin ona ne kadar âşık olduğunu anlamıştır.
Aşklarının karşılıklı olduğunu anlar daha da güzelleşirler. Kavuşmaları imkânsız olsa da yüzyıllardır bakışarak yaşarlar aşklarını. Nesilden nesle aktarılan bu efsane aşk, İstanbul’un güzelliğine büyüleyici hava getirmiş, şimdi ise hikayelerindeki kadar renkli fenerleriyle dile gelip, mors alfabesiyle birbirlerine “seni seviyorum” diyebilmişlerdir.