Millî mücadelede ilk kurşunun Hatay’da atılması!

HABER MERKEZİ

Dünya Savaşı´nın sona ermesi ve Mondros Ateşkes Antlaşması´nın imzalanmasının ardından, yöreden göç ettirilen Ermenilerin, Fransızların desteğinde geri döneceği ve yöreyi işgal edeceği söylentileri yayılmıştı. Nihayet 11 Aralık 1918´de Dörtyol´u işgal eden Fransızlar, bu işgalde dört yüz Ermeni’den oluşan bir Fransız taburundan faydalanmışlardır. Bu işgal birliklerine bağlı askerler, Türklere ait on iki evi basarak eşya ve paralarını gasp etmiş, bir kadını boğazından yaralamış ve Osmanlı jandarmasını kasabadan çıkarmışlardı. İşte Ermeni şiddet hareketlerinin daha önceleri Türkler arasında yol açtığı hoşnutsuzluk, Ermenilerin Fransızlar desteğinde bölgeyi işgal edeceği söylentilerinin yayılması ve gerçekten de, Fransızların işgal sırasında Fransız askeri üniforması giydirdikleri Ermenilere, işgal kuvvetleri arasında yer vermeleri ve bunların işgalle birlikte hareket, gasp, yaralama olaylarına girişmeleri, Türklerin, Ermenilerle birlikte Dörtyol, Adana ve havalisini işgal eden Fransızlara da sert tepkiler göstermesine yol açmıştır. Fransızlar, işgalden sonra, daha önce Suriye ve Lübnan´a göç ettirilen Ermenileri, Dörtyol´a ve yörenin diğer şehirlerine naklederek yerleştirdiler. Az zamanda Dörtyol´a yerleştirilen Ermenilerin sayısı on iki bin kişiye ulaştı.

Kısa zaman sonra, Dörtyol ve yakınlarına yerleştirilmiş olan sivil Ermeniler de Fransız işgal kuvvetlerinden cesaret ve destek alarak, Dörtyol civarındaki köylere baskınlar düzenlemeye başladılar. Bunların yaptığı zulümlerden ve işkencelerden bıkan ve endişe içinde sıranın kendilerine geleceği günü bekleyen Dörtyol´a bağlı Özerli Köyü halkından Hacı Hüseyin Oğullarından Emin Hoca başkanlığında üç kişilik bir heyet de bölgenin İngiliz Komutanlığına müracaat etti.  Heyet, köylerinin ve çevrenin, Fransızlar ve özellikle Ermeni zulmünden korunmasını istedi. Bunun üzerine, İngiliz Komutanlığı, Hintli Müslümanlardan oluşan bir müfrezeyi Dörtyol´a gönderdi. Bu müfreze, asayiş ve sükuneti geçici bir zaman için sağlamayı başardı. Fakat, bir süre sonra, Fransızlar ve Ermeniler, Özerli Köyü´ne saldırdılar ve halka hakaret ettiler. Bu kötü tutum ve hakaretlerine tahammül edemeyerek karşı koyan Özerli Köyü İhtiyar Heyeti’nden Muhtar Şeyhmuzzade (Şeyh Musazade), Mehmet Ağa ile üye Abdülkadir Ağazade Yusuf Ağa´yı elleri bağlı olarak, Fransız işgal komutanının kapısı önünde süngü ile şehit ettiler. Ayrıca Ermeniler, Türklere ait hayvanlara el koyarak, zorla götürmek istediler. Buna katlanamayan Ömer Hoca Oğlu Mehmet Çavuş (Mehmet KARA), kavga yapar, Karakese Köyü´ne kaçar. Ermenilerin bu olayı Fransızlara bildirmesi üzerine, sayıca daha fazla bir müfreze ile Karakese Köyü´ne taarruza geçen Fransız ve Ermenilere karşı köylüler taştan kurdukları barikatla yolu kapatarak ve silahla ateş açarak karşı koydular. ´´İlk Kurşun´u´´ sıkan ve ´´Ateş´´ emrini veren Ömer Hocaoğlu Mehmet Çavuş´tur. Beklemedikleri bu mukavemet karşısında şaşkına dönen Fransızlar, Dörtyol´daki karargahlarına çekilmek zorunda kaldılar. (19 Aralık 1918).

Yakın zamana kadar Milli Mücadele´de “İlk Kurşun´un” İzmir´in işgali sırasında Hasan Tahsin (Asıl adı Osman Nevres)´in Yunanlılara attığı kurşun, Millî Mücadele´nin İlk Kurşunu olarak biliniyordu. Son yıllarda yapılan araştırmalarda, Milli Mücadele´de düşmana karşı sıkılan ´´İlk Kurşun´un,(İzmir´in 15 Mayıs 1919´daki Yunanlılara sıktığı ilk kurşundan 5 ay önce) Dörtyol´da 19 Aralık 1918´de Mehmet Çavuş (Mehmet KARA) tarafından atıldığı ortaya çıkmıştır. Bu çarpışmaların ardından Dörtyol´a dönen Fransız askerleri, Jandarma Komutanı Teğmen Hasan´ı sebepsiz olarak ağır şekilde yaraladılar.

Dörtyol civarındaki Çaylı Köyü´nde Mehmet (Osmanoğlu lakaplı) oğlu Mustafa da Kurtkulağı Köyü´nde şehit edildi. Bu ve buna benzer haksız davranışların devamı, Türk halkını direnişe sevketti.                       Yöre halkı canını ve namusunu kurtarmak için her türlü imkanını kullanarak silah satın almaya başladı. Kara Hasan da Fransızlardan kardeşinin intikamını almak için Kuzuculu Köyü´nde bir teşkilat kurarak direnişe geçti. Mal ve hayvanlarını satarak silahlanan yöre insanları da Kara Hasan´a katıldılar. Böylece, zamanla sayısı 300-400´e varan bir milli teşkilat ortaya çıktı.1919 yılı başlarında harekete geçen Kara Hasan Paşa ve çetesi de Türkiye´de işgal güçlerine karşı milli direnişi ilk başlatan teşkilat olmuştur.

Kara Hasan´a halk ´´PAŞA´´ unvanını verir. Çetesi de ´´Kara Hasan Paşa Çetesi´´ olur. Kara Hasan Paşa artık Fransız ve Ermenilerin korkulu rüyası olmuştur. Kara Hasan Paşa, Halkın dilinde bir milli kahramandır artık. Çetesi ile Gâvur Dağları, Antakya, Adana, Maraş, Antep, Osmaniye, Ceyhan dolaylarında Fransızlara baskınlar yapıyordu. Türklerin can, mal ve namuslarını korumaya çalışıyordu. Kara Hasan Paşa, Türkiye´nin en büyük Kuvay-i Milliye Teşkilatını kurarak Fransız ve Ermenilerle mücadele ederek 9 Ocak 1922´de düşmanların bu vatan topraklarından kovulmasını sağlamıştır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir