HABER MERKEZİ
Bu iki hastalık birbirine çok karıştırılmaktadır. Yanlış tedaviler hastalığın seyrini uzatmaktadır Grip Daha Ciddi Seyreder. Nezleye benzer belirtiler gösterdiği için bu iki hastalık çok sık birbiriyle karıştırılır. Ancak soğuk algınlığından daha ağır ve ciddi bir tablodur.
Uluslararası tıp tanı kodları içerisinde mevsimsel hastalık tanımlamasında yalnız mevsimsel alerjik rinit bulunuyor olmasına rağmen; mevsimsel hastalıklar konu başlığı altında incelenen hastalıklar düşünüldüğünde anlatılmak istenen aslında toplumda belli mevsimlerde daha sık karşılaştığımız hastalıkları ifade etmeye çalışmaktır. Ani ısı değişikliği, zayıflayan bağışıklık sisteminin bakteri ve mikroplara karşı savunmasız kalıp bazı hastalıkların oluşumuna ortam hazırlar. Mevsimsel değişiklikler doğrudan hastalık nedeni olabilir, hastalıklara zemin oluşturabilir, hastalığın seyrini ağırlaştırır veya hastalıkların yayılmasına neden olmaktadır. Yaz ayını geride bırakarak sonbahara girdiğimiz için gündeme gelen mevsimsel hastalık sorusu ise; “Biraz ateşim var sanki, hiç halim yok, burnum da akmaya başladı, grip miyim yoksa nezle mi? “Şeklindedir.
Bu iki hastalık birbirine çok karıştırılmaktadır. Yanlış tedaviler de hastalığın seyrini uzatmaktadır. Hava sıcaklığının düşmesiyle soğuk algınlığı, diğer adıyla nezle ve grip şikayetleri artmaya başladı. Kalabalık ortamlarda bulunanlar, çocuklar, yoğun seyahat edenler, hamileler ve 60 yaş üzeri bireylerin bu hastalıklara yakalanma riski oldukça yüksek. Soğuk havalarda kapalı ortamlarda bulunmak, hasta olan kişilerle tokalaşmak, öpüşmek, yakın mesafeden konuşmak, bu tip hastalıkların kolaylıkla bulaşmasını sağlar. Soğuk algınlığı genel olarak antibiyotiğe gerek kalmaksızın tedavi edilebilirken, grip daha ciddidir ve iyi tedavi edilmezse zatürreye çevirebilir.
Soğuk Algınlığına İşaret Eden Belirtiler Nelerdir?
Halk arasında üşütme olarak da anılan soğuk algınlığı, kış hastalıkları arasında en yaygın olanıdır. Yaklaşık 200 çeşit virüs bu grup hastalığa neden olur. Nezle diye adlandırılan hastalıkta bu gruptadır. Mikrop vücuda girdikten birkaç gün sonra hastalık belirtileri başlar. Ani burun akıntısı, hapşırma, burun tıkanıklığı ve boğaz ağrısı, boğazda gıcık oluşması, öksürük, koku ve tat duyumunun azalması, gözlerde kızarma, sulanma ve yanma belirtileri arasındadır. Ateş genellikle normaldir, ama bazı kişilerde hafif yükselebilir. Birçok hastada yorgunluk, keyifsizlik, bitkinlik hali görülür. Baş ağrısı olabilir. Birkaç gün süren belirtiler bir hafta içinde kaybolur.
Virüsler, hasta kişinin hapşırması, öksürmesi sırasında havaya karışır. Sağlıklı kişiler de bu virüsleri burun veya gözler aracılığıyla alır. Virüsler, tokalaşma sırasında ve hatta virüsle kirlenmiş kalem, gözlük, mendil gibi eşyalarla da bulaşabilir. Bu virüslerin üremeleri için en ideal yer ısısı 33-34 santigrat derece olan burun boşluğudur. Hastalık küçük çocuklarda daha çok görülür. Ayrıca, erkek çocuklar kızlara göre daha hassastır. Sigara tiryakileri hem soğuk algınlığı hem de diğer solunum yolları hastalıklarına daha duyarlıdır. Evlerinde sigara içilenlerde de soğuk algınlığı riski daha yüksektir. Alkol bağımlılarınında diğer enfeksiyonlara olduğu gibi nezleye de dirençleri daha azdır. Astım, egzama gibi alerjik hastalığı olanlarda solunum yolu enfeksiyonları daha fazla görülmektedir. Nezle, hafif seyreder ve kendiliğinden de geçer. Fakat tüm dünyada en çok görülen ve en çok işgücü kaybına neden olan bir hastalıktır. Vücut direnci düşük olan kişilerde ve çocuklarda ortakulak iltihabı, sinüzit, bronşit ve zatürre gibi hastalıklara yol açabilir.
Soğuk algınlığının kesin bir tedavisi yoktur. Tedavi sürecinde A ve C vitamininden zengin sebze ve meyvelerin tüketilmesi lazım. Burun tıkanıklığının en iyi tedavisi hiçbir yan etkisi olmayan serum fizyolojik ismi verilen tuzlu suyun buruna damlatılması ve bulunulan ortamın nemli olmasının sağlanmasıdır. Tedavide antibiyotiğin yeri yoktur, çünkü antibiyotikler virüsleri öldürmez. Bu tür ilaçlar, sinüzit, orta kulak iltihabı varsa doktor denetiminde kullanılmalıdır. Hastalar istirahat, ağrı kesiciler, vitamin desteği, bazı soğuk algınlığı ilaçları ile ortalama bir hafta içinde iyileşirler. Tedavi sürecinde kafein içeren kahve, çay veya kolalı içecekler ile alkol kullanımından kaçınılmalıdır. Bu tür içecekler susuzluk yaratır.
Nezleye benzer belirtiler gösterdiği için bu iki hastalık çok sık birbiriyle karıştırılır. Ancak soğuk algınlığından daha ağır ve ciddi bir tablodur. Çok kolay yollarla bulaşır. Bunların en masumu tokalaşmadır. Yakın mesafede konuşma, öpüşme ve kalabalık ortamlarda bulunma, hastalığın bulaşma potansiyelini arttırır. Ateş, baş ağrısı, boğaz ağrısı, öksürük, kas ağrısı, titreme, halsizlik, yaygın vücut ağrıları olur. Çocuklarda ve yaşlı kişilerde daha ağır seyreder. Grip tedavisinde özel virüs ilaçları ve belirtilere yönelik destekleyici tedaviler uygulanır. İyileşme süreci 1-2 hafta sürer. Özellikle yaşlılarda halsizlik, kuvvetsizlik gibi yakınmalar, iyileşmenin ardından da uzun süre devam edebilir. Etkili bir tedavi ile hastalık süresi kısaltılır ve yaşam kalitesi arttırılabilir. Rahatlatıcı tedavi olarak ağrı kesiciler, bol sıvı tüketimi, yatak istirahati önerilir.
Hastalık, iyi tedavi edilmediğinde zatürre gelişimine neden olabilir. Nefes darlığı ve öksürükle birlikte göğüs ağrısı görülmesi durumunda; ayrıca sarı-yeşil renkte veya kanlı bir şekilde balgam geliştiğinde, mutlaka doktora danışılmalıdır. En iyi korunma yöntemi grip aşısıdır. Uygulama zamanı ekim başı ilâ kasım ortasındadır. Grip aşısı, risk altında olanlara her yıl tekrarlanmalıdır.
Genel Tedbirler ve Korunma Yöntemleri
Bol miktarda C vitamini alınız; C vitamini içeren meyve ve sebzeleri tüketiniz. Kuşburnu, frenk üzümü, portakal, greyfurt, yeşil biber, domates, karnabahar C vitamini kaynakları arasında olan besinlerdir. Bu gıdaları mevsiminde tüketin. Mevsimine uygun giyinin. Bol bol ılık sıvı gıdalar tüketiniz. Grip veya soğuk algınlığının hapşırma yoluyla damlacık enfeksiyonları aracılığı ile bulaştığı için kalabalık ortamlardan uzak durunuz. El hijyenine dikkat edip, elinizi göz ve burnunuzla temas ettirmeyiniz ve ellerinizi bol sabunlu suyla yıkayınız. Soğuk algınlığına yakalanan kişilerle yakın temastan kaçınınız. Virüsler bulaştıkları yerlerde canlı kalabiliyorlar. Bu nedenle özel eşyanızı soğuk algınlığına yakalanan kişilerle kullanmamaya özen gösterin. Sigara tüketmeyiniz, içilen mekanlarda da bulunmayın. Grip aşısını yaptırmayı ihmal etmeyin. 65 yaşın üzerinde olanlar, astım, kronik akciğer hastalığı, kronik kalp ve damar sistemi hastalığı, diyabet ile böbrek yetmezliğinden yakınanlar aşılanması gereken gruplar içinde yer alıyor. Aynı zamanda sağlık personeli, toplum hizmetinde çalışanlar, risk grubundakilerle yakın temasta olanların da grip aşısı yaptırmalarında yarar var. Ancak 6 aydan küçük bebeklerin, hamileliğin ilk 2 ayı içinde olan kadınların (doktor tarafından kesin gerekli olduğu tespit edilirse grip aşısı olabiliyor) ve yumurtaya karşı alerjisi olanların grip aşısı yaptırmamaları gerekiyor.