HABER MERKEZİ
Bipolar bozukluk, iki farklı hastalık dönemiyle karakterize, ilerleyen iki uçlu bir ruhsal bozukluktur ve eski adıyla manik-depresif hastalık olarak bilinir. Kişinin duygu durumu coşkunluk veya taşkınlık olarak adlandırılan manik dönem ile çökkünlük olarak tanımlanan depresif dönem arasında, iki uçta değişkenlik gösterir. Bu dönemler aralıklı olarak yatışıp daha sonra tekrar alevlenebilir ancak hastalığa ait dönemlerin birbirini takip etmesi, tanı için önemli kriterlerden biridir. Belli bir süre manik duygu durumunda olan hasta daha sonra hastalığın yatışması ile birlikte haftalarca hatta aylarca hiçbir belirti göstermeyip tamamen normal ruh haline dönebilir. Ancak hastalığın yeniden alevlenmesi ile depresif dönem başlar ve kişi belirli bir süre boyunca mutsuz, karamsar, kaygılı bir duygu durumun içerisinde olur.
Yaklaşık olarak 20-25 yaşlarında başlayan bu uzun soluklu duygu durumu değişiklikleri, kişinin günlük yaşama uyum sağlamasını, iş ve akademik alanda başarılı olmasını ve kişiler arası iletişimi sorunsuz biçimde sürdürmesini fazlasıyla zorlaştırır. Hastalığın ortaya çıkışından büyük oranda genetik faktörler sorumlu tutulur ancak beyinde salgılanan bazı kimyasal bileşiklerle ilişkili nörolojik problemler de bipolar bozukluğa yol açabilir.
Bipolar Bozukluk Belirtileri Nelerdir: Bipolar bozuklukla ilgili en önemli belirti, hastanın sergilediği manik tablodur ve hastalığın çekirdek özelliği olarak kabul edilen bu durum; kesin tanı koyabilmek için gereklidir.
MANİK DÖNEM BELİRTİLERİ: Enerji ve motor hareket düzeyinde artış, Uyku ihtiyacında belirgin azalma hatta uyku gerekliliğini inkâr etme, Yaygın dikkat dağınıklığı, Özgüven düzeyinde artış ve kendini olduğundan çok daha büyük görme, Keyif veren veya riskli olan davranışlara karşı dürtüsellik artışı (Çok fazla alışveriş yapmak, aşırı hızlı araba kullanmak gibi)
Manik dönemdeki bu enerji artışı, kişinin bu dönemde kendini son derece verimli, aktif ve ruhsal açıdan son derece iyi hissetmesini sağlayabilir. Bu durum kişinin tedavi ihtiyacını fark etmesini geciktirir ve dolayısıyla tanı almayı zorlaştırır. Depresif dönemde ise manik dönemin neredeyse tam olarak tersi yaşanır ve kişiler genellikle bu dönemde depresyon şikâyeti ile hekime başvurur. Minör depresyon ile manik-depresif bozukluk arasındaki farkları saptayabilmek oldukça zordur ancak hastalığın doğru şekilde tanı alması ve erken dönemde tedavi edilmesi için kritik önem taşır.
DEPRESİF DÖNEM BELİRTİLERİ: Enerji düzeyinde belirgin azalma, Uyku ihtiyacında artış ve yorgun uyanma, Özgüven kaybı ve değersizlik hissi, Karamsarlık, umutsuzluk, Eskiden keyif alınan etkinliklerden keyif alamama hali, İştah düzeyinde belirgin artış veya azalma, Açıklanamayan fiziksel ağrılar, Ölüm ve intihar düşünceleri. Tüm bunlar depresyon durumunda ortaya çıkan yaygın belirtilerdir ancak bipolar bozukluk tanısı için yeterli değildir. Bipolar bozukluk tanısının doğru şekilde konulabilmesi için depresyon şikâyeti ile başvuran her hasta, detaylı olarak değerlendirilmelidir.
Bipolar Bozukluk Tanısı Nasıl Konur: Bipolar bozukluk, kişinin hemen her alanda işlevselliğini bozan, oldukça ciddi ek sağlık sorunlarına yol açabilen ve intihar riskini büyük oranda artıran, kronik bir ruh sağlığı hastalığıdır. Hastaların büyük çoğunluğu başlangıçta depresyon tanısı alır ve buna yönelik tedavi girişimleri uygulanır. Ancak bu tedaviler hastalığın seyrini kötü etkileyebileceği gibi kişinin tedaviye uyumunu zorlaştırır. Bu nedenle özellikle depresif duygu durumu şikâyeti ile başvuran kişiler bipolar bozukluk tanısı için gerekli ölçütler açısından ayrıntılı değerlendirilmelidir.
Tanı için en gerekli kriter, manik dönem varlığıdır. Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre manik dönem en az bir hafta süren veya hastaneye yatmayı gerektiren; normal dışı ve devamlı coşkunluk hissi içeren duygu durumu olarak tanımlanır. Kişinin bu tanıma uygun en az bir dönem geçirmiş olması bipolar bozukluk tanısı için yeterlidir. Manik dönemde kişi, her zamankinden daha konuşkan olur ancak bununla birlikte dikkat dağınıklığı yaşadığı için konuşmayı sürdürmede zorlanır.
Bipolar bozukluk belirtileri ile ilgili en önemli özelliklerden biri de hastalığa ait bulguların mevsimsellik göstermesidir. Hastalar genellikle ilkbahar ve yaz aylarında manik dönem yaşarken kış aylarında depresif duygu durumuna sahip olurlar. Özellikle ilkbahar mevsiminden yaz aylarına geçiş döneminde manik bulgular artış gösterir. Bu süreç, hastalığın alevlenmesi açısından en riskli dönem olarak kabul edilir. Bipolar tanısı almış kişilerin yaklaşık olarak %25’i ilkbaharın son günleri ile yazın ilk günleri arasında kötüleşir ve dürtüsellik artışı, öfke patlamaları, saldırganlık yönelimi ve intihar eğiliminde artış gibi davranışlar sergiler. Bipolar bozukluk tanısı koyarken, hastaya ve hastalığa ait tüm bu davranışsal özellikler göz önünde bulundurulur.
Bipolar Bozukluk Tedavisi: Bipolar bozukluğun ilk on yıllık sürecinde yaşanan hastalık dönemi sayısı ortalama 4’tür. Manik dönem yaklaşık birkaç ay sürerken depresyon dönemi 6 aydan fazla devam edebilir. Ataklar arası dönemde birçok kişi, normal duygu durumuna geri döner ve bu süreçte günlük yaşam aktivitelerinde herhangi bir aksaklık görülmez. Ancak kişilerin bu süreçte de hekim tarafından planlanmış olan tedaviye belirtildiği şekilde devam etmesi gerekir. Aksi takdirde atak dönemleri daha sık tekrarlayarak hastalığın seyrini kötüleştirebilir. Bipolar bozukluk tedavisinin temelinde ilaç tedavileri ile eş zamanlı olarak planlanan psikoterapi uygulamaları yer alır. İki tedavi seçeneği de tek başına yeterli değildir dolayısıyla hastaya en yararlı tedavi planının hekim ve hasta tarafından ortaklaşa hazırlanması gerekir. Sağlıklı yaşam alışkanlıklarının geliştirilmesi, psikiyatrik hastalıkların tedavisinde son derece önemli bir yere sahiptir. Düzenli uyku ve egzersiz alışkanlıkları kişiyi hem fiziksel hem de ruhsal açıdan güçlendirirken belirli rutinlerin oluşturulması, özellikle bu tür psikiyatrik hastalıkların seyrini oldukça iyileştirir. Bipolar bozukluk tanısı almış kişilerin aynı saatlerde uyuyup uyanması, kahvaltı, öğle ve akşam yemeği öğünlerini her gün aynı saatte olacak şekilde planlaması, günün belirli saatlerinde belirli aktiviteleri yapmaya özen göstermesi tavsiye edilir. Bununla birlikte alkol ve madde kullanımından uzak durmak hem fiziksel sağlığı sürdürmek hem de zihinsel ve ruhsal pek çok hastalıktan korunmak için önemlidir. Özellikle psikiyatrik hastalık tanısı almış kişilerin alkol tüketimini sınırlandırması, uyuşturucu ve benzeri madde kullanımından kesin olarak kaçınması gerekir. Bu ve bunun gibi daha pek çok koruyucu tedavi yöntemini hekim ile birlikte planlamak gerektiğini göz önünde bulundurun ve kontrollerinizi ihmal etmeyin.