HABER MERKEZİ
Kurtuluş Caddesi, Antakya’nın Asi (Orontes) Nehri ile Habib Neccar (Siipius) Dağı arasında kalan kısmında, Kışla binası ile Dörtayak Mahallesi arasında yer alır. Kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan cadde, kentin bu bölümünü adeta ikiye böler. Güneybatıdan esen hâkim rüzgâr alan cadde, bu konumuyla, kentin nefes almasını sağlayan bir ana arterdir. Antakya’nın kurulduğu tarihten (MÖ 300) itibaren eski haritalarına bakıldığında, hepsinde de aynı yerde ve doğrultuda boydan boya uzanan bir aksı n varlığı dikkati çeker. Bu aks, yüzyılımıza kadar birtakım değişikliklere uğramış olsa da varlığını sürekli korumuştur. Roma Dönemi Antakya’sının, uzunluğu 2 Roma mili (1 Roma mili= 1478 m) olan “Büyük Sütunlu Cadde” si (Herod Caddesi) ile çakışmaktadır. Antik Çağ’ın Sütunlu Caddesi, zaman içinde yer yer toprağın altında kalıp asıl doğrultusunu kaybetse de kenti boydan boya geçen bir aks olarak Osmanlı’nın son dönemlerine kadar ulaşmıştır. Bu dönemde, Osmanlı kentinin, kendiliğinden oluşmuş dokusuna uygun olarak biçimlenmiştir. Kimi evler yolun ortasına kadar sokulmuş, yol güzergahı, girintili çıkıntılı bir hal almıştır. Bazı yerlerde son derece daralmış ve yoldan geçmek çok zorlaşmıştır. Harbiye tarafından gelen yol ile Halep yolunu birleştirerek sağlıklı bir ulaşım sağlayacak geniş bir caddeye ihtiyaç vardır. Kentin Fransız işgal ve yönetimi altında bulunduğu dönemde, Halefzade Süreyya Bey’in Belediye Başkanlığı sırasında, bunun için girişimde bulunulmuş, gerekli planlamalar yapılmış, 1928 yılında hazırlıklar tamamlanmıştır. Caddenin açılması altı yıl, tamamlanması dokuz yıl sürmüştür. O zamanki adı “Kışla-Oörtayak Caddesi’dir. Fransızlar tarafından hazırlanan haritalarda “Rue Jadid” adı ile ifade edilmiştir.
Kışla-Oörtayak Caddesi’nin açılması için çok sayıda yapının yıkılması gerekmiştir. 1929 yılında fiilen çalışmalara başlanmış, 1934’te istimlak işlemleri tamamlanmış, 1935 yılında resmen ulaşıma açılmıştır. Alt Yeni cadde, yeni mimari oluşumlar için de uygun bir ortam sağlamıştır. Cadde üzerinde, yeni malzeme ve tekniklerle, geleneksel anlayıştan farklı, yeni evler yapılmıştır. Cephesi veya sınırları yeni caddenin sınırında kalan bazı eski evler ve diğer yapılar ise varlığını korumuştur. Cadde üzerinde yeni inşa edilen evler, eskiden kalanlarla birlikte bitişik düzende konumlandırılmıştır. Çoğunluğu iki katlıdır. Tek ya da üç kattan oluşanlar da vardır. Geleneksel avlulu evlerden farklı olarak bu evlere doğrudan, caddeden girilir. Cepheleri caddeye bakar. Evlerin planları, XiX. Yüzyılda, İstanbul’da ortaya çıkan ve Osmanlı devletinin diğer eyaletlerine de yayılan sofalı tiptedir. Bir bakıma avlunun yerini sofa almıştır. Mutfak, banyo, tuvalet gibi hizmet birimleri evin içinde çözümlenmiştir. Katlar çoğunlukla, birbirinden bağımsız kullanılmaktadır. Artık bir evde yaşayan büyük aile, yerini ayrı katlarda (evlerde) yaşayan çekirdek aileye bırakmıştır. Birçoğunda, özellikle caddenin, geleneksel ticaret merkezine yakın olan kısımlarında, zemin katlar dükkânlara ayrılmıştır. Cadde üzerinde yeni inşa edilen evlerde özellikle kapı ve pencerelerin bezmeli taş işçiliği dikkati çeker. Özenle ele alınan cephelerde, Osmanlı’nın son döneminde, batıdan alınan mimari ve bezeme ögeleri ile yerel biçimlerin ve beğenilerin birlikte yorumlandığı eklektik bir üslup hakimdir. Yapılarda, taş ve ahşabın yanı sıra tuğla ve betonarmenin de kullanıldığı karma bir inşa sistemi uygulanmıştır. Kışla-Dörtayak Caddesi, farklı dini ve etnik kökenden, farklı sosyal-ekonomik düzeyde insanların oturduğu birçok mahalleden geçmektedir. Bu farklılıklara rağmen yeni inşa edilen evler, ortak bir beğeninin ürünleri olarak karşımıza çıkarlar. Ekonomik düzeyi yüksek olanlar daha iyi bir işçilik ve malzemeden yararlanırken dış dünyayla bağlantısı fazla olanlar batı kökenli üslupları daha fazla tercih etmişlerdir. Hatay’ın Fransız işgalinden kurtuluşuna atfen “Kurtuluş” adını alan cadde, 11 m eninde, 1,3 km uzunluktadır ve kentin nehir ile dağ arasında kalan kısmı için hala önemli bir aks meydana getirmektedir. Kurtuluş Caddesi ile Kemal Paşa Caddesi’nin kesişme noktasında bulunan ve kentin en önemli iki camisinden biri olan Habib Neccar Camii’nin konumu, caddenin doğrultusunda bir kırılma noktası meydana getirmiştir. Güneyde, batı kanattaki Sarımiye Camii ve yakınındaki havra (sinagog) ile kuzeyde, doğu kanattaki Şeyh Muhammed Camii cadde üzerindeki diğer dini mimari eserlerdir ve günümüzde de kullanılmaktadırlar. Caddenin kuzey ucunda bulunan üç sabunhaneden yalnızca biri, asıl yapısını oldukça kaybetmiş olsa da halen aynı işlevi görmektedir. Doğu kanattaki ikinci sabunhane (Şeyhoğlu Sabunhanesi) otelolarak (Savon Otel) restore edilmiştir. Batı kanattaki sabunhane ise harap durumdadır. Kurtuluş Caddesi üzerinde bugün birçok yeni apartman yükselmekte, gün geçtikçe yıkılan eski evlerin yerini yenileri almakta, tarihi cadde giderek kimliğini kaybetmektedir.
Hatay Valiliği’nin gerçekleştirmek istediği koruma çalışmaları için Mustafa Kemal Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü olarak “Kurtuluş Caddesi” pilot bölge olarak önerilmiştir. Hatay’a Hizmet Vakfı, 2004 yılında, Vali Abdülkadir Sarı’nın başkanlığında, bu bölgede bir proje çalışmasını başlatmıştır. Bu çalışma sonucunda, istanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden Doç. Dr. K. Kutgün Eyüpgiller’in yürütücülüğünde, “Antakya Kurtuluş Caddesi Yeniden Canlandırma (Rehabilitasyon) Projesi” hazırlanmıştır. Bu projenin tek yapı ölçeğinde de olsa uygulanmaya başlanması sevindiricidir. Aynı zamanda, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Hatay Bölge Müdürlüğü’nce cadde üzerinde yer alan vakıf camileri ve diğer bazı yapıların rölöve ve restorasyon projeleri hazırlatılmakta ve restorasyonları gerçekleştirilmektedir. Dileğimiz, Kurtuluş Caddesi üzerindeki tarihi ve kültürel değere sahip taşınmazların gerekli rehabilitasyon ve restorasyonlarının tamamlanması ve caddenin özgün yapısının korunması ve yaşatılmasıdır.