SONAR GÜNEŞ
Depremin üzerinden neredeyse 10 ayın geçtiği Hatay’da kent adeta toz bulutu içinde. Yıkımda yetersiz sulama yapılması ve tüm sokaklarda aynı anda çalışma yapılması kentte yaşayanların en büyük sıkıntıları arasında yer alıyor. Diğer yandan çadırda yaşayan binlerce kişi ise hem toz hem hijyenik olmayan koşullarla mücadele ediyor.
Hatay her ne kadar merkez üssü olmasa da depremi en yıkıcı yaşayan kent oldu. Depremin üzerinden 9 ay geçmesine rağmen kentte binlerce insan hala çadır ve konteyner kentlerde hayatlarını sürdürüyor. Yıkım çalışmalarının hızla devam ettiği Hatay’ın hemen hemen her sokağında bir çalışma var.
Çadırda, konteynerde hijyenik olmayan şartlarda yaşayan depremzedelerin en dertli olduğu konular; toz, sinek ve şehrin baştan aşağı çok kirli olması. Hala hem içme hem de günlük hayat için kullanılan suya erişimde sorun olan Hatay’da en sık görülen vaka, uyuz ve vücudun çeşitli yerlerinde çıkan yaralar oluyor.
ANTAKYA VE DEFNE
Antakya ve Defneliler sokaklarına çıkan tüm yolların kapatılmasından şikayetçi. Toz toprak içinde yaşadıklarını söyleyen vatandaşlar, bir sokakta çalışmanın bitirilip, kendilerine alan açılmasını ardından başka sokakta yıkıma başlanılmasını istiyor. Yürünecek yolları, oturulacak bir kapı önü olmadığını vurgulayan mahalleli, astım gibi solunum yolu hastalığı olanların sokağa rahatça çıkamadığını kaydetti.
Çadırda kalan depremzedeler ise hijyen malzemelerine, suya erişimde hala sorun yaşıyor. Yemeklerini tozun içinde yediklerini belirten depremzedeler hem kendi hem de çocuklarının vücudunda yaralar çıktığına dikkat çekti.
Türk Tabipler Birliği ise özellikle asbest tehlikesine dikkat çekerek, Hatay’ın hem kısa hem de uzun vadede en büyük sorununun asbest olduğunu vurguladı. TTB’nin yaptığı çalışmaya göre havadaki asbest oranı oldukça yüksek ve bu durum özellikle astım hastaları için sorun oluşturuyor. Hataylıları ileride bekleyen en büyük tehlike ise kanser hastalığı olacak.
