Asrın felaketinin ardından halk sağlığını tehdit eden asbeste dikkati çeken vatandaşlar “Asbest solumak istemiyoruz. Hatay’ın sesini duyan var mı?” diyerek isyan ettiler.
DİLEK AKKAYA
Hatay’daki hava kirliliğinin limit değerlerinin üç katı üzerinde olduğunu açıklaması üzerinden aylar geçti ama tartışması bitmedi. Yıkımın en çok yaşandığı iki ilçe Antakya ve Defne’de asbest tedirginliği had safhaya çıktı.
Deprem bölgesindeki yoğun toz kirliliğine kamuoyunun dikkatini çekmek ve yetkilileri önlem almaya çağırmak amacıyla çok sayıda özel kurum ve kuruluşlar havadaki kirliği ölçmüş ve bu konuda aylardır rapor yayımlamıştı. Bilindiği üzere geride bıraktığımız mayıs ayında Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İstanbul Şubesi, Hatay İli Asbest Teknik İnceleme Raporunu yayınlamış ve raporda korkunç rakamlar ortaya çıkmıştı. Aylardır toplanan numunelere ilişkin yapılan incelemelerde toprak yüzeyi, yaprak, meyve ve yerleşim yerlerinde asbest tespit edilmişti. Türkiye’de yetkililer, deprem bölgesindeki asbest tehlikesini ısrarla küçümser ya da inkâr ederken, DW Türkçe’nin özel araştırması, asbestin yaşam alanlarına yayıldığını ve Hatay’daki tehlikenin görmezden gelinemeyecek boyutta olduğunu ortaya çıkarmıştı. Bütün bunlara rağmen aylardır yetkililerin bir önlem almaması ve her şey normalmiş gibi yol izlemesi vatandaşların tepki göstermesine neden oldu.
Vatandaşlar sitem dolu sözler ile, “Aylar geçi hala toz bulutları içiresinde zehir soluyoruz. Endişemiz her geçen gün katbekat artıyor. Sonuç ise bizim bu çığlıklarımızı duyan yok. Depremde çığlımızı duymadıkları gibi şimdi de görünmez katilimiz asbesti görmezden geliyorlar. Bunun acısını yıllar içerisinde göreceğiz. Yıkım sonrası oluşan toz bulutları içinde asbest madde olduğu daha önce birçok bilim insanı tarafından açıklanmıştı. Asbest maddenin kanser yaptığı biliniyor. Hükümet ilgili birimleri, sağlık bakanlığı durumu halen hafiften alıyor. Antakya’da Defne’de her şey normalmiş gibi davranıyorlar. Önümüzde ki süreçte yaşanacak ölümlerden Hükümet sorumludur. Sağlık Bakanlığı sorumludur. Depremden ölmedik ama daha sonrasında yapılan ihmalkarlık yüzünden öleceğiz. Hatay’da bildiğiniz zehir soluyoruz. Bu durumda kontrolsüz yıkımların sonucudur. Bizleri şimdilik belki etkilemeyecek ama ilerleyen süreçte ciddi hastalıkların başlamasına neden olacak. İlgi birimler, yetkililer söz hakkı ve yetki hakkı kimde ise bu duruma derhal çözüm getirmeli. Depremin ilk günü terkedildik, en azından şimdi yanımızda olun” ifadelerini kullandılar.
Depremin üzerinden 9 ay geçtiğini hatırlatan uzmanlar depremin izlerinin ve yarattığı tahribatın yıllarca devam edeceğine ve özelikle enkaz kaldırma çalışmaları esnasında atık yönetiminde yapılan yanlış uygulamalar nedeniyle bölge halkının ilerleyen yıllarda çok ciddi halk sağlığı sorunları ile karşılaşılacağına dikkat çekiyorlar.
Asbestin insan sağlığına zararını sıralayan Uzmanlar, “Asbest, beyaz toprak olarak da bilinen, ısıya, aşınmaya, kimyasal maddelere oldukça dayanıklı, yapısal özellikleri açısından esnek, lifli yapıda bir mineraldir. Asbeste bağlı hastalıklar ise, Havaya saçılan liflerin solunmasıyla solunum yollarına ulaşan liflerin çoğu bedenimizin savunma mekanizmaları ile uzaklaştırılabilir. Bazı lifler ise maruziyet yoğunluğuna, maruziyet süresine, asbest lifinin yapısına ve bireysel faktörlere bağlı olarak akciğer dokusunda birikir. Kısa süreli asbest maruziyetine bağlı hastalık bildirilmiş ise de asbeste bağlı hastalıkların ortaya çıkması genellikle uzun yıllar alır. Bu süre, maruz kaldıktan sonra 10 ile 50 arasında değişir. Asbestle ilişkili hastalık riski, ömür boyu solunan asbest liflerinin sayısı ile orantılı olarak artar. Asbeste bağlı hastalıklar; akciğer zarında sıvı birikmesi, akciğeri saran zarın kalınlaşması ve kireçlenmesi, akciğer dokusu içerisinde asbest liflerinin birikmesi (asbestozis), akciğerleri ve karın boşluğunu saran zarın kanseri (mezotelyoma) ve akciğer kanseridir. Asbest tek başına akciğer kanseri gelişimi için 5 kat risk oluşturmakta iken, sigaranın tek başına oluşturduğu risk 10 kattır. Deprem bölgesinde tespit edilen asbestin sonuçları ise 10 ile 15 yıl içerisinde gözle görülür hale gelecek” dediler.
Son olarak ise CHP Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere, konuya dikkat çekerek, “Dünya Sağlık Örgütü Tarafından en önemli kanser nedenleri arasında sınıflandırılan amfibol asbest grubu minerallerinden ‘antofilit’ türü asbest deprem bölgelerinde tespit edilmiştir. Bu çerçevede bölgede bina stokunun büyük oranda yıkılmış olması ile ortaya çıkan ciddi bir asbest riski söz konusudur. Defalarca gündeme getirdiğimiz ve önlem alınması için çağrılar yaptığımız bu konuda yetkililerden herhangi bir açıklama yapılmamış olması, bölgede etkin bir çalışma yürütülmüyor olması vatandaşlarımızın kaderine terk edildiğinin en büyük göstergesidir. Bilimsel olarak asbestin varlığı kanıtlanmış, vatandaşlarımız asbest soluyor ama hükümet yetkilileri bunu görmezden geliyor” diye tepki gösterdi.