Asrın felaketi olarak adlandırılan depremin üzerinden 8 ay geçmesine karşın şebeke suları hâlâ içilebilir düzeyde olmadığı Türk Tabipleri Birliği (TTB), Hatay Tabip Odası ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Hatay Şubesi tarafından raporlandı.
HABER MERKEZİ
Türk Tabipleri Birliği (TTB), Hatay Tabip Odası ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Hatay Şubesi, Hatay’daki içme ve kullanma suyuna dair yürüttüğü saha çalışmasına dair gözlem, değerlendirme ve öneri raporunu yayımladı.
Depremzedelerin yeterli sağlıklı suya erişim ile ilgili sorunlarının devam ettiği belirtilen raporda “Raporlar sonucu genel olarak suların içilebilir olmadığı tespit edilmiştir. Alınan su numunelerinin büyük çoğunluğunda E.Coli üremiştir. Yine E.Coli ve koliform bakterilerin birlikte üreme gösterdiği örnek sayısı fazladır. İçilebilir kritere uygun sadece iki numune noktası tespit edilmiştir” denildi.
11-12-13 Eylül tarihlerinde depremden etkilenen Antakya, Defne, Samandağ, Kırıkhan, İskenderun ve Reyhanlı ilçelerinde içme ve kullanma sularına yönelik saha çalışması yürütüldü. Çalışma kapsamında bölgelerde kullanıldığı bilinen şebeke hattından ve depolardan su örnekleri alarak su numuneleri özel bir laboratuvarda analiz ettirildi. Halk sağlığı, çevre sağlığı ve çevre mühendisliği konularında deneyimli akademisyen ve sağlık çalışanları tarafından değerlendirilen analiz sonuçları, genel olarak suların içilebilir olmadığını ortaya koydu. Alınan su numunelerinin büyük çoğunluğunda E.Coli ve koliform bakterilerin ürediği tespit edilirken sadece iki numune noktasında suyun içilebilir kritere uygun olduğu belirlendi.
Deprem sonrası toplumsal sağlık açısından tehdit olan birçok başlıkta ciddi yol kat edilemediği vurgulanan raporda, “Bazı örneklerde E.Coli bakteri ve koliform parametresinin çok yüksek çıkması şebekeye ve isale hattına kanalizasyonun karışmış olması ihtimalini arttırmaktadır. Analiz sonuçlarından açıkça görüleceği gibi, yine bazı numunelerde suda serbest klora rağmen E.Coli tespit edilmesi, suyun kontaminasyon düzeyinin çok yüksek olduğu bölgelerin varlığını göstermektedir” ifadelerine yer verildi.
İl ve ilçe hıfzıssıhha kurullarına toplanma çağrısı yapılan raporda, asıl sorumlular olan kamu kurumlarının yanı sıra temiz içme suyu sorununun çözülebilmesi için meslek odaları, emek örgütleri ve demokratik kitle örgütlerinin topyekûn mücadelesinin gerekli olduğu, karar alma süreçlerine halkın da dahil edilmesi gerektiği vurgulandı.
Sadece şişelenmiş sular içilmesi gerektiğine dikkat çekilen raporda; “Su içilebilir hale gelinceye kadar vatandaşların ihtiyacı olan şişelenmiş su yeterli ve düzenli bir şekilde halka ücretsiz olarak dağıtılmaya devam edilmelidir. Konteyner depolarından, tankerlerinden dağıtılan sular içilmemelidir. Sadece şişelenmiş sular içme amaçlı kullanılmalıdır. Şişelenmiş suların dağıtımı ve depolanma koşulları uygun hale getirilmeli, dağıtım çalışmalarına halkın katılımı sağlanmalıdır. Bu dönemde artezyen ve kuyu sularının kullanımından uzak durulmalıdır. Kullanma suyunun uygun koşullara getirilmesi için dezenfeksiyon işlemlerinin düzenli bir şekilde kamu kurumları tarafından yerine getirilmesi zorunludur. Başta Hatay Su ve Kanalizasyon İşletmesi ve kamu kurumları olmak üzere şehrin tüm kaynak, depo, kuyu, şebeke ve isale hattının tüm eksik, noksan, kırık, çatlak vs. onarılıp hazır hale getirilmesi sağlanmalıdır. Depoların temizlik periyodları sıklaştırılmalıdır. Halka temiz ve sağlıklı su sağlanması için, içme ve kullanma suları ile ilgili yapılan çalışmalar kamuoyu ile paylaşılmalı ve sürekli güncellenmelidir” ifadeleri yer aldı.