Berlin’de deprem ve Hatay gerçeği anlatıldı!

HABER MERKEZİ

Antik Antakyalılar Derneği’nin davetlisi olarak Berlin’e Hatay Kültür Sanat Edebiyat Platformu adına gelen eğitimci-yazar Müslüm Kabadayı, Tiyaro 28’in salonunda Platformun hazırladığı “Hatay ve Deprem Gerçeği” kitabını tanıttı. MKÜ İletişim Fakültesi’nden Prof. Dr. Sedat Cereci’nin ve Sibel Tekin’in hazırladıkları iki belgesel gösterildi.

Açılış konuşmasını yapan Macit Şahyazıcı, “Öyle bir şehirde doğum ki içinde her milletten insan vardır. Öyle bir şehirde doğdum ki kapılarında kilit yoktu. Öyle bir şehirde doğdum ki Mariya Teyzenin oğlu Rizkullah, Muhammet Amcanın oğlu Ali, Yakup Amcanın kızı Leyla, Nazire Teyzenin oğlu Ohannes, Mikail Amcanın kızı Diana, Yahya Amcanın oğlu Ishak vardır. Bu saydığım insanların hepsi doğduğum şehirde bir arada yaşarlar. Sebepsiz yere seversin doğduğum şehri. Anadolu hamurunu kaybetmeyen tek büyük şehirdir.” dedi.

“DEPREM ŞEHİRLERİMİZİ YIKTI”

Antik Antakyalılar Derneği Başkanı Nihat Sorgeç’de, “Deprem şehirlerimizi yıktı. Yakınlarımızı, dostlarımızı aramızdan aldı. Büyük yıkıma karşı dayanışmayla ayağa kalkıp kadim şehirlerimizi yeniden kuracağız. Dernek olarak bu konuda Hatay Kültür Sanat Edebiyat Platformu’yla da dayanışma içinde olacağız.” dedi ve sözü Müslüm Kabadayı’ya verdi.

Hatay’ın Amik Ovası, Amanos Dağı ve Asi Nehri’yle yaşam kaynağı olduğunu, diğer yandan da Ölüdeniz-Doğu Anadolu-Kıbrıs zonlarının birleştiği coğrafyada olması nedeniyle büyük depremlere maruz kaldığına dikkat çeken Kabadayı şunları dile getirdi: “Hatay doğal zenginlikleri kadar tescilli ve tescilsiz kültür varlıkları bakımından da uygarlık beşiğidir. Kendini yeniden üretmeyi başaran Hatay halkı, 6 ve 20 Şubat depremlerinde %85 oranında zarar gördü. 1000’i aşkın kültür varlığının 72’si ayakta kalmışken, ekonomik-kültürel-sanatsal ve toplumsal yaşamın ortaklaştığı 307 hektarlık sit alanının hızla yürünebilir şehir haline getirilmesi şart. Amik Ovası ve diğer tarım alanları kesinlikle yapılaşmaya açılmamalıdır. Amanos ormanları Gılgamış destanındaki Humbaba (Huvava) gibi korunmalıdır. Dikmece yerlerdeki zeytin bahçeleri köylünün geçim kaynağı olarak kalmalıdır. Yoksa, 2003’te sosyal gelişmişlik bakımından 27. sırada olan Hatay’ın 39. sıraya düşmesinin önüne geçmek mümkün değildir. Kısacası, yaşam alanlarının Hatay’ın ortaklaşmacı ve paylaşımcı kültürüne uygun biçimde yeniden canlandırılması sağlanmalıdır. Bunun için mücadele ve dayanışmaya devam edeceğiz” dedi.

Etkinlik belgesellerin gösterimi ve katılımcıların katkılarıyla sona erdi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir