Kaybetme korkusu neden olur. Sende özgüven eksikliği gelişmişse ya da özgüvenin tam oluşmamıssa başkalarına bağımlı olarak yaşamaya başlarsın. Ve bu bağımlılık onları kaybetme korkusu yaşamana sebep olur. Onlardan ayrılmak onlarla olan irtibatının zayıflaması ve ayrılıklar sende sürekli bir travmaya dönüşür. Bu düşüncelerin sürekli olarak sende olması, ruh halini etkileyerek obsesif yani takıntılara neden olabilir. Kaybetme korkusu seni işin içinden çıkılamaz bir hale de koyabilir. Zarar verebilirsin. Maddi ve manevi bir zarardan bahsediyorum. Baskıcı, kırıcı, hegemonya koyan, zihin zaptı uygulayan biri haline de koyabilir. Kaybetme korkusu ciddi bir rahatsızlıktır aslında. Şimdi şunu düşün. Neden kaybetmekten korkuyorsun. Bir eşyanı. Sevdiğin birini. Anneni babanı. Bir eşyanın yitirilmesi, sevdiğinin seni bırakıp gitmesi, annenin babanın vefatı sonucunda derin izler yaşamana sebep olan nedir. Bunu içsel olarak bir düşün. Onlardan ayrı kalma korkusu neden yaşarsın ya da yaşadın.
Dünya insanlığı kendine güvenen insanlardan oluşur. Yani sen de kendine güveniyorsun. Ancak özgüven eksikliği büyük oranda. Peki kendine güvenmek ile özgüven eksikliği nedir. Kendine güvenmen dünyasal karakterindir. Yani kendine güvenmen dünyevidir. Oysa özgüven senin maneviyatındır. Eğer kendini tanıyor, kendini müşahade ediyorsan, kendini bilme yolunda ilerliyorsan özgüvenin yerindedir. Dünya insanlığının büyük çoğunluğu özgüven eksikliği bu yüzden çekiyor. Çünkü kendini gözlemekten habersiz. Zaaflarından haberdarsan, zayıflıklarını biliyorsan, negatif duygularının farkındaysan sende özgüven tam demektir. Gücünü biliyorsan, kendi hakikatin ile ilgili bilgiliysen, nefsinden haberdarsan, aklını vicdanını gönlünü işbirliği içerisinde olduğuna eminsen bil ki senin özgüvenin tam. Aslında bu çalışmaya katılanların özgüvenleri yerinde olanlar. Çünkü bu bilgileri almaya niyete ettiler. Sen de dünya üzerinde özgüven eksikliği çeken insanlardan bir adım öndesin demektir. Yani kendinle barışık olmak. Bu dünyevi ve maneviyatında büyük bir devrimdir. Kendinle barışık olman seni her zaman başarılı yapacaktır. Özgüvenin tam ise, kaybetme duygun korku olmaktan çıkıp gerçekten bir duygu boyutunda kalacaktır. Bu da kafi bir hareket aslında. Kaybetme tabii ki herkes ben sen hepimiz kaybetme duygusuna sahibiz. Bu aşırı olduğu vakit korkuya, normal olduğu vakit duygu halinde olacaktır. Korku halinde olursa senin hayatını alt üst eden bir hal alacak. Ancak duygu boyutuna yükselebilirse o vakit sen normal bir insan olabileceksin. Ayrılık duygusu tabii ki herkes ben sen hepimiz ayrılık duygusuna sahibiz. İnsanız çünkü. Hormonlarımız var. geçen hafta demiştim hormon salgıları bir kokteyl gibidir ve duyguları bize hal olarak yaşatırlar. Ayrılık duygusu duygu boyutunda ise sen insan olma yolunda ilerliyorsun demektir. Ancak ayrılık duygu olmaktan çıkıp korku boyutunda ise senin zarar görmen ve zarar vermen olası. Kaybetme korkusu ve ayrılık korkusu değil, kaybetme duygusu, ayrılık duygusu olarak revize olmalıdır. Kaybetme duygunu kontrol altına alabilirsin bu seni daha huzurlu kılacaktır. Ayrılık duygunu kontrol altına alabilirsin bu seni huzurlu kılacaktır. Korku boyutundan duygu boyutuna transfer olmalı. Bunu sen yapabilirsin. Bunun için şöyle söyle. Ayrılık duygum kontrol altında. Kaybetme duygum kontrol altında. Ayrılık ve kaybetme duygularım benim özgüvenimi çoğaltır.
Kaybetme korkusu. Ayrılıklar korkusu. Ölüm korkusu. Bunlar hep düşük vibrasyonlu kalitesi olmayan, bir hakikati bulunmayan haller. Yaşadın geçti gitti. Tutunma. Bırak. Gitsinler. Ait oldukları yere. Sürekli zihninde karmaşaya sebep yaratırlar çünkü. Bu ne kadar daha devam edebilir ki. Tüm hayatını neden kaplamasına izin veriyorsun ki. Bırak tutunma. Onlar enerji ve gerçeklikleri yok. Geçici oluşumlar. Sen insansın ve ilahi boyutlarda alemlerde varlığını sürdürüyorsun. Oysa korkular bu boyutlar arası katmanlarda. Önemsizler ancak sen önem verirsen önemli oluyorlar. Sen onları besllersen önemli oluyorlar. En büyük zulmü kendine yapıyorsun. Kimse sana zarar veremez kendinden başka. Senin kendi gerçeğini kendi anladığına göre ifade biçimin ne olmalı? Kendini bilmek. Senin ilahi bir boyuttan beslendiğin ve ana kaynağa bağlı olduğun hakikati.
Ölüm denilen hakikat. Ölüm bir hakikattir evet doğru. Ancak onun tanımını değiştir zihninde. Yakîn olmada bir adım daha olarak düşün. Dünyevi ağırlıkların gitmesi ve hayalden gerçeğe doğru yürüyüş olarak kodla. “Biz de kavuşalım sevgiliye. Hakikate.” Diye söyleyebilirsin bu seni daha huzura kavuşturacak, Bedenin fani yani ölümlü, Ölümsüz değilsin elbet. Beden her geçen gün yoruluyor. Oysa ki hakikatte Ölümsüzsün. Ölümsüz olman için idrak eşiğinde durma! “Bir adım at. Sen beden değilsin. Onun kullananısın. Sen saf düşüncesin, onun etaplarında dans edensin, sen dilediğini dilediğince var edensin, sen her şeydesin ve sen mekansın. Ama bunu bir türlü kabullenmiyorsun.” İşte sır diye senii mahrum ettikleri bu. İşte o “bir adım” bu. Sadece bu. At o adımı ve sırlar artık sana ayan beyan olsun.
SON
(Bir Sonraki Bölüm: Terk Edilme Korkusu ve Değersizlik)