Risk ve sürpriz

Risk, zarara uğrama tehlikesi, riziko. Tehlikeden kaynaklanacak kayıp ya da başka zararlı sonuç meydana gelme ihtimali.

Hayatta alacağımız risklere karşı, karar vermeden önce konuyla ilgili etraflıca bilgi sahibi olmalıyız. Edindiğimiz bilgiler doğrultusunda her yönüyle düşünerek, tüm alternatifleri değerlendirip ona göre son kararı vermeliyiz. Böylece kararımızın sonuçlarının bizi mutlu etmesini sağlamış oluruz.

Değerlendirmelerimiz neticesinde alacağımız riskteki artılar, eksilerden fazla ise ve bizi daha mutlu edeceğini düşünüyorsak harekete geçme zamanı gelmiş demektir.

“En büyük servetiniz ne bildiğinizdir. En büyük riskiniz de ne bilmediğinizdir… Risk her zaman vardır; öyleyse siz de ondan kaçınmak yerine, riski idare etmesini öğrenin.” (Robert Kiyosaki)

“Bir şeyi anlamanın tek yolu denemektir.” (Jack London)

“Dünyada hiç kimse, seyirci koltuğunda oturan cesur insanları alkışlamaz. Alkışlar, hep sahneye çıkan içindir.” (Tayfun Topaloğlu)

“Kaplumbağaya dikkat et, ancak kafasını çıkarıp risk aldığında ilerleyebiliyor.” (James B. Conont)

“Hayatınızda riskler alın. Eğer kazanırsanız, liderlik edersiniz. Eğer kaybederseniz, rehberlik edersiniz.” (Vivekananda)

*

Sürpriz, herhangi bir kişiyi beklenmedik bir şekilde sevindiren ve şaşırtan, aynı zamanda üzebilecek bir olayla karşılaşması. Yani taşıdığı anlam ile olumlu ya da olumsuz bir biçimde kullanılabilecek bir kelime.

“Sürpriz, ölmemiz değildir. Sürpriz, ne zaman ve nasıl öleceğimizdir.” (Tess Gerritsen)

***

HOCA VE ÖĞRENCİ

Bir felsefe profesörü, sınavda tahtaya “Neden?” yazmış. Öğrenciler, bu soruya cevap vermek üzere uzun metinler döşenmişler. Bir öğrencinin cevabı soru kadar kısaymış: “Neden olmasın?” Ve bu öğrenci, en yüksek notu almış.

Aynı hoca, bir başka sınavda “Risk nedir?” diye sormuş. Öğrencinin biri ilk 10 saniyede kâğıdını takdim etmiş. Bomboş bir kâğıdın altında “İşte risk budur” diye yazıyormuş. Hoca talebeyi tebrik etmiş.

Felsefe profesörünün bir sonraki sınavında aynı soruyla karşılaşan öğrencimiz gene boş kâğıt verince, bu sefer sıfır notu almış. Profesör, sebebini açıklamış: “Aynı şartlar altında, aynı riski, iki kere almak aptallıktır.”

***

RİSKLERİ GÖZE ALMAK

Bahar aylarının verimli topraklarının içinde iki tohum yan yana yatıyorlarmış. Tohumlardan biri diğerine:

– Ben büyümek istiyorum, demiş. Köklerimi altımdaki toprağın derinliklerine ve filizimi yeryüzüne göndermek istiyorum; baharın müjdecisi tomurcuklarım açılsın istiyorum… Güneşin sıcağını yüzümde, sabahın tatlı dokunuşunu yapraklarımda hissetmek istiyorum demiş ve büyümeye başlamış.

İkinci tohum ise:

– Ben korkuyorum! demiş. Köklerimi altımdaki yatan toprağın derinliklerine gönderirsem karanlıklarda beni neyin beklediğini bilemem. Üstümdeki toprağı zorlayıp yeryüzüne çıkmaya çalışırsam filizlerim zarar görebilir. Ya tomurcuklarım açmaya başladığında üzerinde salyangozlar gezip, onları yemeye kalkarsa? Ya tomurcuklarım açılıp çiçeğe dönüştüğünde küçük bir çocuk beni koparıverirse? Yooo! Hayır, en iyisi burada kalıp beklemek. Büyümek için belki daha güvenli bir zaman bulabilirim, demiş.

O sırada yumuşamış olan bahar toprağını eşeleyen bir tavuk, tohumu buldu ve bir lokmada yutuverdi.

***

BONUS

Gülmek; “Saf” denme riskini göze almaktır.

Ağlamak ise; “Duygusal” görünme riskini.

Birine yakınlaşmak; “Kendini kaptırma” riskini,

Duygularını açmak; “Kendini ortaya koyma” riskini,

Hayalleri ve düşünceleri sergilemek ise;

“Onları başkalarına kaptırma” riskini göze almaktır.

Sevmek; “Karşılık görememe” riskini…

Yaşamak ise; “Ölme” riskini göze almaktır.

Umutlanmak; “Hayal kırıklığına uğrama” riskini

Çabalamak ise; “Başarısız olma” riskini göze almaktır…

Ama riskler yaşanmalıdır.

Çünkü hayatımızın en büyük riski, hiç risk almamaktır.

Hiç risk almayan kişi, belki acı ve üzüntülerden korunabilir;

Ama Büyüyemez, Sevemez, Değişemez, Hissedemez, Öğrenemez.

Garanti arayışlarıyla zincirlenmiş bir köle olarak yaşarken,

Bedelini; özgürlüğünü kaybederek öder.

Sadece; riski göze alabilen kişi hürdür…

Leo Buscaglia

***

AT YARIŞI

Temel ve Dursun sinemaya gitmişler. Filmde iki atın yarıştığı bir sahne varmış. Hemen 100 lirasına iddiaya girmişler. Dursun kıratı, Temel doratı tutmuş. Yarışı kırat kazanmış. Temel hemen 100 lirayı Dursun’a ödemiş. Film bitmiş, sinema çıkışı, Dursun büyük bir âlicenaplıkla, “Temel” demiş, “Al şu 100 lirani. Pen pu filmi görmüştüm. Saa haksizluk etmeyeyum”

Temel, “Kalsin Tursun” demiş, “Pen de görmüştim ama sürpriz oynadim”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir