Antakya’dan Dünyaya Açılan Pencere…
ŞİİR KÖŞESİ
yüreğin çarpıyorsa hâlâ
gözlerinin pınarları akıyorsa
sevinçte, hüzünde ya da
akıyorsa kanın tüm hızıyla
yaşam da senin için akmakta
senin için ey güzel insan…
Antakya’dan, dünyanın bütün insanlarına açılan bir pencere araladım. Öyle bir pencere ki; paylaşacağımız şiirlerimizde aşkı, umudu, yaşama sevincimizi dile getireceğiz. Dünya, ancak iyilikle kurtulur. O halde şiirlerimizle güzelleştireceğiz… Her hafta bir değerimizin şiirini sizler için seçiyorum. “Senin İçin” şiirimin bir bölümü ile pencereyi araladım. Özyurt gazetesi bu haftaki şiir köşesi özel konuk; Ankara’da yaşayan eleştirmen, akademisyen, kıymetli şair-yazar Vedat Yazıcı ağabeyimin “Bezgin Bir Günün Ardından” adlı şiiri ile penceremizi sonuna kadar açık bırakıyorum. Ömrünün en verimli çağında aramızdan ayrılan dostum-ağabeyim usta yazar Hataylı Burhan Günel’in mirası kıymetli Vedat Yazıcı ağabeyime ve eşi Nazan ablama sevgi ve saygılarımla.
Şiir tadında bir ömrünüz olsun…
BEZGİN BİR GÜNÜN ARDINDAN
paslı yorgun raylar üstünde
çığlık yüklü vagonlar
asker postası mı göçen
yoksul ömrümüz mü yoksa
çekti yorganını
ıssız dağ etekleri
eğrik ucunda iskandil
ölgün ışıklı karpit lambası
bir maden ocağı ki
bitimsiz sızlanış
çökmüş omzuna
kazma yorgunluğu
ağır yağlı bir kara
bin yıllık güneş yanığı
kavruk kadidi çıkmış
tuzla buz solgun bir yüz
bir tren geçişi
belirsiz gidişi
bir seziş bir düş
uzun ve uzak
raylarda yankılanan
tren düdüğü
ki hızını eğimle katlayan
uzun ve uzak
uluyan sabah köpekleri
morumsu tek ışık
aydınlığın izini süren
geçiyor
alaca ıssızlığından
belli belirsiz
yeldirmeli bir kadın
dilinin ucunda
geceden kalan kargışlar
VEDAT YAZICI