ADD Hatay Şube Başkanı Kezban Kuran, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramının 99. yıl dönümü nedeniyle gazetemiz muhabirine açıklamada bulunuldu..
TOLGA KORKMAZ
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Hatay Şube Başkanı Kezban Kuran, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramının 99. yıl dönümü nedeniyle gazetemiz muhabirine açıklamalarda bulunuldu.
ADD Antakya Şube Başkanı Kezban Kuran, “29 Ekim Cumhuriyet Bayramının kişiliğin, kimliğin ve var olmanın bayramı” olduğuna işaret etti ve yurdun dört bir yanını törenlere davet etti.
20 senedir Atatürkçü Düşünce Derneğinde yer aldığını aktaran Başkan Kezban Kuran, “19 Mayıs 1989 tarihinde Prof. Dr. Muammer Aksoy bakanlığında bir gurup bilim adamının bir araya gelmesiyle dernek kuruldu. Onları böyle bir dernek kurmaya iten neden, Atatürk ilke ve inkılaplarına karşı gizli ve açıktan yapılan saldırılara karşı bu derneği kuruyorlar. Bağımsızlığı tümüyle tehlikeye düşmüş Türk ulusunu emperyalist güçlerin işgalinden kurtaran Mustafa Kemal Atatürk sadece bir asker değil. Tarihe baktığınız zaman tüm özgürlüklerin, insan haklarının, sosyal hukuk devletinin ve çoğulcu demokrasinin yolunu açan, içten ve dıştan her türlü sömürgeciliğe karşı çıkan, Misakı Milli Sınırları içerisinde Türküm diyen herkesin Türk olduğu ölçütünü koyan, ırkçılığı ret eden, Yurtta Barış, Dünya’da Barış ilkesiyle hareket eden, yüzyıllarca ikinci sınıf insan durumuna düşmüş Türk kadınını gerçek anlamda yerini almasını sağlayan, yükselten, eşit haklara sahip olmasını sağlayan büyük bir devlet adamıdır. İşte Cumhuriyetin bu kazanımlarını yaşatmak ve geliştirmek, nesilden nesille yaymak, Atatürkçü düşünce sistemini iyi anlatabilmek derneğimizin en önemli görevi. Sanatta da Atatürk vardır, sporda da Atatürk vardır, gençte, çocukta, kadında da bilimde de ve baktığınız her yerde Atatürk vardır. Bu noktada derneği kuranlarda bu ilkeleri ve düşüncelere sahip çıkmak için bu derneği kurdular. Ayrıca 16 Nisan 1993 tarihinde 21554 sayılı resmî gazetede yayımlanan bakanlar kurulunun almış oldu 280393 günü 934239 sayılı kararıyla kamu yararına çalışan bir dernekler arasına alınmıştır” dedi.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ SADECE BİR YÖNETİM ŞEKLİ DEĞİL
Kuran, “Türkiye Cumhuriyeti, bir ulusun emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı vermiş olduğu Dünyanın ilk ulusal bağımsızlık savaşından sonra her türlü yoksulluğa, ihanete, tuzaklara rağmen Cumhuriyetle taçlandırılmış bir millet. Atatürk diyor ki; umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Biz hiçbir zaman umudumuzu yitirmedik. Mutafa Kemal’in askerleri olarak asla umutsuz değiliz. Türkiye Cumhuriyeti sadece bir yönetim şekli değil, bir ulusun yaşam alışkanlıklarının tepeden tırnağa değişmesidir. Cumhuriyetin kuruluş felsefesi ulusal egemenliğine dayalı, ulus devlet, uniter yapı, akla ve bilime dayalı çağdaş bir toplum, siyasi ve ekonomik bağımsızlığa dayalı, barış içerisinde yaşayan bir ulustur. Cumhuriyet çağdaşlaşma, aydınlanma, toplum değişimini ön gören bir yönetim” ifadelerini kullandı.
CUMHURİYET HALKIN YÖNETİMİ DEMEKTİR
Kuran, sözlerine şöyle devam etti;
“Atatürk 20. Yüzyıldan, 21. Yüzyıla manevi varlığını devam ettiren tek lider. Dünyaya bir bakın, kimlerin heykelleri yıkılmadı. Burada onun heykelini kırdıktan sonra düşüncelerini yok edecek zanneden zavallılar var. ‘En büyük eserim’ dediği Türkiye Cumhuriyeti, her yönüyle toplumsal değişim, gelişim ve dönüşüm projesidir. Atatürk’ün özet bir sözü vardır bütün bunlara, ‘Türk ulusu büyüktür, özgürlüğü ve barışı sever. Canı pahasına da olsa Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşatacak güçtedir ve yaşatacaktır. Cumhuriyet, etnik kökeni ne olursa olsun, tüm yurttaşlarını Türk çatısı altında birleştirmiştir’ sözü her şeyi özetler nitelikte. Cumhuriyet demek halkın yönetimi demektir, eşitlik demektir, birey olmak demektir, kişi olmak demektir, insan olmak demektir. Cumhuriyet, ulusunun onurunu savunmaktır. Cumhuriyet tek kişilik yönetimlerin, padişahların, sultanların hakimiyeti yerine halkın egemen olması demektir. Cumhuriyet demek kadının özgürleşmesi, eşit bireyler olarak toplumda yerini alması demektir. Cumhuriyet demek dil, din, ırk, cinsiyet, fakirlik, zenginlik gibi farklılaşmaların eşit haklara sahip olması demektir” dedi.
BİZLER CUMHURİYETE GEREKTİĞİ GİBİ LAYIK OLABİLDİK Mİ?
Kuran, “Bilgisiz ve bilinçsiz bir halk topluluğunun, ulus olma hakkına sahip olmayacağını Mustafa Kemal Atatürk’ün vurguladığını görüyoruz. Cumhuriyete sahip çıkmanın yeterli olmadığını aynı zamanda Cumhuriyete layık olma gerektiğini ifade ediyor. Acaba bizler Cumhuriyete gerçekten gerektiği gibi layık olabildik mi? Onun için savaşabildik mi? Bir dönem çok rağbet içine girdik. Hala o rağbet içinde olanlarımız var. Her Cumhuriyet Bayram’ında içimden geçen okullarda öğrencilere Atatürk’ü ezberletmek yerine, iyi anlatabilseydik. Düşüncelerini iyi kavratabilseydik. Atatürk’ten ve ilkelerinden bu kadar uzaklaşmazdık. Birilerinin aleni hesaplaşması var ve gözümüzde itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Türk Bayrağı ve Atatürk’e düşmanlık yaparak birleşebilecek bir halk Türkiye’de yoktur”
BÜYÜK BAYRAM BUGÜN
Kuran, son olarak; “Prof. Dr. Mehmet Ali Körpınar’ın bir makalesinden okudum çok hoşuma gitti. Öyküde dört kişi var. Birincisi herkes, ikincisi birisi, üçüncüsü herhangi ve dördüncüsü hiç kimse. Yapılması gereken çok önemli bir iş var ve herkes birinin bu işi yapacağından emin. Gerçi işi herhangi biri de yapabilir. Ama hiç kimse yapmıyor. Biri buna çok kızıyor, çünkü iş herkesin işi herkes, herhangi birinin bu işi yapabileceğini düşünüyor. Ama hiç kimse, herkesin bu işi yapamayacağının farkında değil. Sonunda herhangi birinin yapabileceği işi hiç kimse yapmadığı için herkes birbirini suçluyor. Bu suçlamaları bırakalım, elimizi taşın altına koyalım. Bu ülke için neler yapılacaksa onu yapalım. Bugün Cumhuriyet Bayramı, önümüzdeki yıl Cumhuriyetin 100. Yılını kutlayacağız. Haydi Türkiye, büyük bayramın bugün kişiliğinin, kimliğinin bayramı, var olmanın bayramı. Ata’nın sana emaneti, ona bir teşekkür borcun var. Diline, cinsiyetine, kimliğine ve inancına sahip çıkma zamanı. Yurdun dört bir yanında nerede bir tören varsa, Türkiye Cumhuriyeti kimliğinle, al bayrağınla ve var gücünle bu törene katıl. Ey büyük Atatürk açtığın yolda, gösterdiğin hedefte durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Sözleriyle haykır” diyerek konuşmasını tamamladı.