Ahranda tepesinde Aziz Özgen, Cemile Özgüllü ile birlikte otururken Aziz Özgen söylemişti. Emin Başaranbilek’in 24 Mayıs 2007 günü Alsancak Yaşar Sanat Galerisinde resim sergisi var. Biliyoruz, dedim. Aziz Özgen yeşille çakır arası renkli gözlerini kıstı, bakışlarındaki soru işaretleri çoğalırken, nereden biliyorsunuz? Siz dışarıdayken Cemile Hanım söyledi, davetiyemizi bile verdi, dedim. O gün karalaştırmıştık sergiye gelecektik.
Saat tam 18’de Yaşar Sanat Galerisine gittim. İçeri girer girmez tanıdık yüzler karşıladı beni. Aziz Özgen, Şevket Akgün, öteki dostlardı ilk karşıma çıkanlar. Az ötede Cemile Özgüllü bir toplulukla konuşuyordu. Dikkatli bakınca onlardan birini tanıdım. Ödemiş eski Belediye Başkanı Mehmet Eriş’i gördüm. Epeydir görmüyordum, hemen yanlarına gittim. Sarılıp özlem giderdik…
Ödemişliler hemşerilerini bu mutlu günlerinde yalnız bırakmamışlardı. İnsanı mutlu eden, sevindiren bir görüntüydü. Mutluluklar, sevinçler paylaşıldıkça çoğaldığının bir fotoğrafıydı bu görüntü. Dostlarla konuşurken Sedef Tunçağ galeriden içeri girdi. Hoş geldiniz, diyerek karşıladık kendisini. Muzaffer başkanım, nerede, dedim. Az sonra gelir, dedi.
Resimlere bakıp konuşuyorduk. Arkeoloji mezunu olmak eserlerine yansımıştı. Eserlerindeki derinlik belli oluyordu. Çevre tutkusu bir başka güzellikti, resimlerine ustaca yansıtmayı bilmişti bunu Emin hoca. Kültürel değerlere verdiği değer somut olarak resimlerine yansımış Naiflik, yalın biçimde çıkıyordu her resimde karşımıza. Cemile arkadaşım, beni tanıştırdı Emin Başaranbilek’le. Yakından tanıyınca sözde değil, özde bir sanatçı olduğunu anladım. Alçakgönüllü, sevgi dolu biriydi.
Sergide uzun zamandır görmediğim sevgili dost Yılmaz Mızrak’ı da gördüm. Epey söyleştik. Milli eğitimde bir iki komisyonda çalışmıştık. Sürekli Foça’ya çağırır, konuğum olursanız mutlu olurum, derdi. Yine aynı isteğini yineledi. Savaş, unutma Foça’ya henüz gelmedin, bekliyorum, dedi. Emin beyi ve eşini akşam Foça’da konuk edecekmiş. Çok mutluydu.
Yaşar Sanat Galerisi yapısı ve konum olarak tam bir galeri havası yaratıyor bende. Eski yapının nostaljisi, bahçesindeki incir, limon ağaçları insanı alıp masalsı bir ortama götürüyor, hele limon çiçekleri açmışsa, o kokuyu düşünebiliyor musunuz? Tüm dostlar bir iki geliyorlardı. Necla Uyanık da gelmişti. Bültene yazacaktı sanırım, resimlere bakıyor, bol bol da konuşuyordu.
Ağaçların altında koyu bir sohbete dalmışken Muzaffer Tunçağ da geldi. Onunla birlikte galeriye hareket ve ses geldi. Enerjik, hareketli, neşeli haliyle pozitif enerji yüküyle her gittiği yere canlılık getiriyordu sevgili Muzaffer başkan. Ödemişli dostları yakından tanıyormuş Tunçağlar. Mehmet Eriş, Aziz, Şevket beyler, Osman Kalay, Muzaffer başkanla koyu bir muhabbete dalmıştık. Mehmet Erişle ortak dostumuz Bartın’ın sevilen belediye başkanı Rıza Yalçınkaya’yı aradık. Milletvekili seçimlerinde kendisine başarılar diledik. Rıza başkan çok mutlu olmuştu. Orada bulunan dostlara Rıza başkanın güzelliklerinden söz ettik. Herkes böyle insanların olması ülkemiz açısından ne güzel bir şey, dediler.
Ödemiş’e gidecek olanlar yola koyuldular. Muzaffer başkan, haydi Savaş konsere gidiyoruz, dedi. Biliyorum Başkanım, geleceğim, dedim. Alsancak Şenliğinin altıncısı yapılıyordu. Birkaç gündür Alsancak cıvıl cıvıldı. Gündoğdu Meydanına sahne kurulmuş, insanlar alanı doldurmaya başlamıştı…
Havada ilkyazın serinliği insanın içine işliyordu. Galeriden çıkarken resimler bir kez daha baktım. Naif bir ressam ve naif bir insanla tanışmanın, gerçek dostlarla görüşmenin mutluluğuyla Alsancak’a bıraktım kendimi…