Puma birçok özelliği ile ünlü bir hayvandır. Ama en çok hızlı ve kıvrak koşusu ile tanınır. Avının peşine düştüğü andan itibaren giderek hızlanırken vücudunda bulunan tüm eklem ve kasları kullanır. Bu ölümüne koşu bazen pumanın, bazen de kurbanın zaferi ile sonuçlanır. Peki puma avının peşinden ne kadar koşar? İşte pumayı insanlara örnek teşkil edecek özelliği de budur.
Puma avının peşinden sürdürdüğü ölüm koşusunu her zaman avının cüssesine göre ayarlar. Yani bir ceylanı ele geçirmek için koştuğu süre ile, bir tavşanı ele geçirmek için peşinden harcadığı süre, asla birbiri ile aynı değildir.
Puma akıllı bir hayvandır. Avının peşinden koşarken harcadığı enerji miktarı, ondan elde edeceği potansiyel enerji miktarına değmeyecekse eğer, o anda koşmaktan vazgeçer.
Yenilgiyi kabul edip başka av arar. Bu nedenle ceylanın peşinden daha fazla koşarken, tavşanın peşinden çok daha az koşar.
Bence pumanın tek düşüncesi vardır, attığım taş ürküttüğüm kurbağaya değiyor mu diye ölçüp biçer.
Aptal puma sendromu” ise pumanın bu yaptığının tersini yapan insanların ruh halini ifade etmek için kullanılır. Aslında bu durumu yaşayan ve pes etmeyen çok sayıda insan var. Belki de bıraksa, pes etse ya da başka bir yok izlese faydasına olacak ama bir hırs belki bir inat bırakmıyor insanı.
Bazen yanlışı vaktinde fark etmek diğer günlerinizi kurtarmanızı sağlar.
…
Ceviz kurdu zayıf ve cılız bir halde iken gözüne kestirdiği bir cevizin kabuğunda bir delik açar…
İçine girer ve cevizin içini sanki yarın yokmuşçasına bir hırsla yemeye başlar. Yedikçe yer, yedikçe yer.
Fakat sonra bu kurtçuk şişmanlamaya başlar. Karnı büyür. Hareket edemez olur. Girerken açtığı delik ise artık onun için çok küçük kalmıştır.
Karnını doyurmuş ve ihtiyacı olan yiyeceği alıp gitmek ister fakat gidemez…
İçi giden cevizin kabuğu da kurumuş ve sertleşmiştir. Kurtçuk dışarı çıkabilmek için deliği genişletmek ister ama başaramaz…
Kurtçuk oturur ve düşünmeye başlar. Çıkmanın tek yolu olan zayıflamayı beklemek, vardığı tek sonuçtur.
Aç kaldıkça zayıflar, zayıfladıkça ilk haline, eski cılız haline döner…
Girdiği delikten çıkar gider. Fakat, bir bakar ki etrafına, artık mevsim bitmiştir. Ortada, aç ve cılız bir kurtçuk ve içi yenilip bitirilmiş boş, kuru bir ceviz kalmıştır.
Öykü’yü sizlerle paylaştım. Öykü’ den alınacak çok önemli dersler, mesajlar ve kıssadan hisseler bulunmaktadır.
Bazı insanlardaki para, mal, mülk, israf hırsı da ceviz kurduna benzer ve bu hırs içinde debelenirken, gözleri hiçbir şey görmez. Bütün bu hırsları yenip, artık yeter dendiğinde ise, ömrün sonuna yaklaşılmış olunur.
Gençlik ve orta yaşlılık dönemi bitmiş, artık sağlık ve yaşlılık sorunlarıyla uğraşılan bir döneme girilmiştir. Yani, hayatın en verimli dönemleri, hırslar peşinden koşularak ıskalanmış, yapılacak güzel şeyler ertelenmiş ve sonuçta kocaman bir pişmanlık kalmıştır.
Netice itibarıyla, herkesin, ceviz kabuğuna giren kurtçuğun durumunu görerek ve bundan ders alarak hayatını yaşaması gerekmektedir.