Yaklaşan Kurban Bayramı öncesi yine içimiz buruk, eski bayramların özlemini iliklerimize kadar hissediyoruz.
Şimdi ‘bayram gelmiş neyime..’
Eski heyecanlar yok, eski hazırlıklar yok..
Yokluk, kıtlıkta bile huzurlu ve mutluyduk, üstelik daha da sağlıklıydık..
Şimdi öyle mi?
Ne huzur ne mutluluk var, sağlığımızı da kaybettik..
Yokluk içerisinde bulduğumuz huzur ve mutluluğu arar duruma geldik.
Niye bu hale geldik!
Gelenek ve göreneklerimizden uzaklaştıkça, bayramlar özelliğini kaybetti.
Şimdi bayramlar ‘tatil’ yerine geçiyor..
Anne ve babaların, yaşlıların, akrabaların gözü yollarda kalacak..
Bayram kutlamaları ‘mesajla, maille’ kutlanacak..
Teknoloji bayramlarımızın özelliğini kaybettirdi. Milletçe, coşku içerisinde kutladığımız bayramlar artık tatile dönüştü.
Büyüklerimizin ‘Nerde o eski bayramlar!’ diye yâd etmelerini daha iyi anlıyorum şimdilerde. O eski bayramların sevincini, coşkusunu çocukken yaşayabildim ne mutlu ki.
Sabahın erken saatlerinde kalkıp, sevinçle giyinmeler, gidilen ziyaretler, el öpmeler, büyüklerin verdiği hediyeler , yenen tatlılar, toplanan şekerler..
Bunları yaşayabildim.
Şimdiki çocuklar bunların hangisini yaşayabiliyor? O sevinci, o coşkuyu…
Çocukluğumdaki bayramlarda yaşanan o heyecanı bulamadığım için, bayram coşkusunu yaşamayışım, yaşayamayışım…
Bu yüzden bayram söz konusu olduğunda, heyecanlanmayışım, sessiz kalışım.
O yüzden bayram hazırlığı heyecanını yaşayamaz oldum.
Yozlaşan toplum, geleneklerimizden uzaklaşan toplum, en önemlisi ekonomik sorunlar bizi özümüzden kopardı..
Bayramlardan uzaklaştırdı, sıradanlaştırdı, monotonlaştırdı.
Bayram hazırlığı eskisi gibi evlerde heyecan uyandırmıyor..