Dağlara çıkan piyano

Boş çuval dik durmaz” sözünü yalana çıkarmamak için doldurup duruyordu kocaman çuvalı. Tıka basa doldurduktan sonra aklına geldi;

İyi de, bu çuvalı nasıl taşıyacağım ben!”

İki ucundan yakaladı. Bileklerinin tüm gücüyle zorladı, yine olmadı. Çevresine bakındı kimse var mı diye, vardı. Biri gördü önce, geldi el attı. Sonra bir başkası daha, daha sonra bir başkası daha derken, çuval kımıldar gibi olmuştu yerinden ama yine de eksiktiler sanki. Daha çok kişi gerekiyordu.

El atanlar çoğaldıkça çuval görünmez olmuştu. Havalandı sonra, ellerden sırtlara, omuzlara oturdu ve uçar gibi gitmeye başladı dağlara doğru. Dağ görünmeye başladıkça yük hafifledi. O koca çuval pamuk kozası ağırlığına dönüştü giderek.

Birinin aklına geldi;

Ne var bu çuvalda?”

Yanındakine sordu, o da bilemedi. Neden tutmuşlardı ucundan, nereye götürüyordu çuval onları!

Herkes birbirine sormaya başladı. Biri çıkıp bu sorunun yanıtını verecekti mutlaka, verdi de;

Çuvalda ses var!”

Anlaşılmadı, anlamadı kimse. Nasıl olurdu da ses çuvala girerdi, nasıl olurdu da ses bu denli ağır olurdu!

Nota mı yani” diye sordu biri sonra.

Bu daha doğru geldi soranlara. Herkes kulak kabarttı sese, notaya. Önce bir karıncanın ayak sesi geldi; karıncanın koşarken çıkardığı ayak sesi…

Bir solucan sürünüyordu diğer seste. O da karıncanın gittiği yöne gidiyordu…

Daldaki serçe katıldı sonra sese. Cırcır böceğiyle yarıştırdı sesini…

Küçük ırmaktaki balık, gökteki atmaca, yerin altındaki köstebek derken, dağların tüm canlıları ses birliği etmişlerdi. Ayrı ses tonlarının ortak notalarda birleşmesinin yarattığı bir orkestra, bir senfoni, bir direniş çığlığıydı artık çuval ve tepelere çıktıkça hafifliyordu.

Yetişemezsek” diye bağırdı taşıyanlardan biri.

Bir çiçeğe yetişmek için su ol” diyordu bir başkasının iç sesi. “Yetişemezsek” diyenin sesini bastırmıştı şimdi;

insanlık dışı zamanlardan geçiyoruz

sevmekten başka silahımız yok

eksik etme gülüşlerini” diyen yetişti, omuz verdi umuda.

Ve telin beri yanındaydılar artık. Seslendiler öte yandakine;

Sen oradasın/ telin ötesinde

hiç kimse sana kızmıyor

hiçbirinin ayırdığı yok seni telin berisindekilerden

çünkü kimsen yok senin de

tıpkı ağaçlar gibi…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir