Geleceğin İnsanlığı – 3

Uygarlık, insanın boyut sıçraması ile mümkün. Uygarlık medeniyetin ileri seviyesi. İnsanın ve Dünyanın Rahmani boyutu. Rahman enerjisi rahman boyutu paylaşımcılıktır. Para enerjisinin olmadığı bir durum bu. Para enerjisi ile rahman enerjisi aynı kulvara yüzmez. İşte o vakit şuurlu insan şunu diyecektir.

Kalbim şüphesiz iman etti, aklım da bunu onayladı, şüphesiz bu benim Hakikatimdir. Şimdilik. Bir an sonra, ben değiştiğimde benim gerçekliğim de değişime uğrayacak, revize olacak. Böyle böyle, Hakikatimin Hakikatine doğru yol almaktayım”.

Kimseyle didişmeyecek, kimse hakkında dedikodu yapmayacak, kimse ile davası olmayacak. Laf taşımayacak. İnsanların davaları arasında ajanlık yapmayacak.

Ben gelmedim davi için benim işim sevi için diyen Yunus Emre gibi. Şuurlu insanın işi gücü onarmak, yaratmak, tamir etmek, iyileştirmek, sevgi ile oluşturmak, eğriyi doğrultmak, doğru ve düzgün ahlaklı olmak. Bunlar hep beklenen seviye. Atatürk’ümüz de uygar insan boyutunu bize hep dikte etti. “Türk halkı uygardır” dedi. Yani Düşüncemiz uygardır demek bu. Senin bir merkezin var ve o merkeze ulaşana dek yalpalayarak yol alıyorsun.Tam merkeze oturdun hop yine kaydın gittin. Bunlar normal şeyler.  Tam merkezde olmak insanın en gelişmiş hali. O kadar uyaran varken merkezde kalmak neredeyse imkansız hale geldi. Bunlar insanı haller.

Merkezde iken ne olacak. Allah’tan gelen Allah’a döner kavramının hakikatine varacaksınız. Nötr hali. Şahit olmak ve oluşumların ardındaki anlamı anlayabilmek. Rahmani boyut. Eğer istersen mümkün. Ama çok çalışman gerek. Tekamülünü gerçekleştirmek için çalışman gerek. Kendine hakim olman gerek.

Tekamül lineer tarzda ilerlediğine dair bir var sayım var. Helezon şeklinde döne döne ilerliyor deniyor. Evet doğru fakat eksik bir bilgi bu. Tekamül kaotik işliyor. Her an bilinçli olmaktan şuurlu olmaya sıçramak mümkün. Bunun bir sıralaması yok. Sevgi, sonra sabır, sonra tevazü diye bir sıralama yok. Zira bilim adamları da bunu kanıtladı. Zıplayan evren teorisi ile. İnsan da zıplayarak bir üst bilince yükselebilir. Kendini öz bilince oradan şuurlu bir yapıya açabilirse mümkün. Bunu talep etmesi gerek. Talep yoksa hiçbir şey de olmaz.

Dualarımızı daha bilinçli hale getirmeli ve bunu tahayyül etmeliyiz. Tahayyül öyle düşünmek hayal kurmak düş görmek değil. Tahayyül de isteğinin kokusunu duymalı,

sesini duymalı, gözünde görmeli dokunmalısın canlı olmalı ki gerçek olabilsin. Böylece bilinçli halden öz bilinçli hale ve şuurlu hale dönüşmek evrilmek her an mümkün.

Tekamülde ileri geri diye bir şey yok aslında. Bu biz daha iyi anlayabilelim diye söylenmiş. Oysa mana boyutunda sağ sol, kuzey güney aşağı yukarı ileri geri yoktur. Sadece genişleme ve derinleşme vardır.

İnsan tekamülde derinleştiği sürece genişleyecek. Düşüncenin uzandığı yerlere kadar gidebilecek. Orada kendini var edebilecek. Bunu her an yapabilir. Bunun bir zamanı yok. Dur şunu da halledeyim değil bu. Her an mümkün. Merhamete ulaştım şimdi şefkate varacağım sonra sevgiyi oluşturacağım az kaldı gibi şeylere gerek yok. Her an derinleşerek şuurlanma mümkün. Zaten uyanık varlıklarız, zaten gelişmiş varlıklarız, zaten farkındalığın zirvesindeyiz. Bizler donanımlı insanlarız. Bir anlık bir kıvılcım bir parlamaya dönüşür ve

gönlümüzdeki hakikat güneşi olan Aşk insan gönlünde dirilir ve bir olur ve biz başka bir boyuta evriliriz. Orada yalnız mı kalacağız. Tabii ki değil. Bir insan tüm insanlık. Eğer dünyada bir kişi bile şuurlanırsa bu tüm insanlığa sirayet edecek.

(Devam Edecek)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir