Sınır şehirlerde yaşayanların güzel kaderidir hem bağlı bulundukları ülkenin hem de komşu ülkenin kültürünü öğrenmek, ortaya karışık kültürle barışık yaşamak…
Arapça okuma-yazması olan, doğru tefsir yapan, Hatay’da yaşayan birçok aile gibi Suriye kökenli dedelerin torunuyum ben…
Türk değilim. Arap’ta değilim. Hiçbiri öğretilmedi bana. İnsanca kadın olmanın güzellikleri öğretildi.
Babam, kız çocuğu olmanın üstünlüğünü yaşattı hep.
Hayat arkadaşım,” sen alasını yaparsın” deyip, “erkek işi” tezini çürüttü.
Erkek kardeşim, kadın-erkek ayrımından bihaber…
Öğretmenlerim, Atatürk’ün ilkeleri doğrultusunda, fikri hür, vicdanı hür yetişmemiz için çalıştılar.
Ben de kızımı, açtıkları bu yolda kurulan ülkü doğrultusunda büyüttüm. Makyajla mutasyona uğrayan yüzler yerine yüreğimizi süslemeyi, fikirlerimizi büyütmeyi tercih ettik hep…
Kadim coğrafyamızda sayısı bazen bir elin bazen iki elin parmak sayısını geçen çocuklarını büyütürken aynaya bakacak vakit bulamadan günü bitiren, ilk veya ikinci çocuğunu dünyanın en lezzetli içeceği anne sütünden kesince kocası askerden gelen kadınlarımız var bizim…
Yine aynı kadim coğrafyada acıyla yoğrulmuş, acısını öpüp başına koymuş, yüzünü gözyaşı ile yıkamış, her devrin duygusu aşkı hiç tatmamış nice kadınımız var.
Kadın, güven ister. Mesela bizim oralarda çeyiz olarak zeytin ağacı verilirmiş eskiden kadınlarımıza. Kendi babası verse “Köklerin burada. Ne zaman istersen gel” anlamını taşırdı belki. Ağacı veren eşinin ailesi olunca bunun rehavetini bulamamış hep bereket beklenmiş…
Günlük hayat ne kadar parlak olursa olsun muhakkak gölgeler var içinde ve bu gölgelerin altında sıkışıp kalan, çoğunluğunun kadın olduğuna inandığım insanlar. Gölgelere zamanla yansıyan ışık da en çok gri olabiliyor malesef…
Belki maviye-pembeye çalar bir gün…
Çalışmış, çalışmasının karşılığını almış, aldığı karşılık emeğini tam olarak dengelememiş olsa da benim gibi şanslı kadınlar için kutlamadır 8 Mart. Önemli olan uluslararası olan bugünün emekçi kadınlarımız için anlam ve önem ifade etmesidir.
Yazık ki her yıl yapılan aynı söylemlerin bir arpa boyu yol almadığı günlerdendir 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü…
İranlı yazar Sadık Hidayet, “Kör Baykuş” romanında, yalnızlığıyla mücadele eden öykünün kahramanına ” Benim gözümde kadındı O insanüstü bir yaratık” dedirtir.
Kübalı yazar Jose Marti ‘de “Kadınlar mı? Onların ısırığıyla ölebilirsiniz. Ama hayatınızı onlar hakkında kötü konuşarak kirletmeğin” der…
Ahlaki değerlerin, siyasetin, hırçınlıkların ve bencilliklerin kadın üzerinden yapılmadığı günlerin özlemi hep içimizde ne yazık ki…
Herkese yenilse de kendine yenilmeyip küllerinden doğabilen kadınlarımız, yüzü ne kadar yaşlanırsa yaşlansın gözleri sevdayla parlayan kadınlarımız var bizim…
Günümüz kutlu olsun.
*Sazende: Farsçada “inşa eden ” anlamına gelen bir sözcük olup müzik grubunun her bir enstrümanını çalan kişi olarak kullanılır.