İlk kez bir yazarla tanıştılar!

Fethiye’nin şirin beldesi Yeşilüzümlü’de bu yıl da Kuzugöbeği Mantar Festivali düzenlendi. Bu yıl ikincisi yapılan festivale ilgi oldukça fazlaydı. Kültür, bilgi, sanat yönü ağır basan festivale yurt dışından da konuklar katıldı. Dünyada üç ülkede yetişen kuzugöbeği mantarı, zeytincilik, şarapçılık, yerel mimari konuları tartışıldı. Yöre insanı bu konularda aydınlatıldı. Festivalde çocuklar da unutulmadı. Festivalde en büyük mutluluğu onlar yaşadılar. Nasrettin Hoca 800 Yaşında sergisi açıldı. Çocuk Gözüyle Yeşilüzümlü Fotoğraf sergisi gerçekleşti. Karikatürleri çizildi. İlk kez de bir yazarla tanıştılar, söyleştiler, öykü işliklerinde öyküler yazdılar.

Etkinliğe davet edilen yazar Savaş Ünlü, çocuklarla unutamayacakları söyleşiler yaptı. Kitaplarını imzaladı. İşliklerde öyküler yazdırdı. Yazılan öyküler gelecek yıl kitaplaşacak. Beldenin Belediye Başkanı Önder Genç, festivalimizi geleneksel hale getireceğiz. Yöremiz eko turizm açısından bulunmaz bir yer. Bitkimizle, beldede yaşayan hayvanlarımızla, kuzugöbeği mantarımızla turizme açılmayı hedefledik. Bunun belde insanımıza katkısı büyük olacak. Festivalimizi şenlendiren tüm sanatçı dostlarımıza teşekkür ediyorum, dedi.

Beldede bir söyleşi ve imza günü yaptık. İlköğretim okulunun tüm öğrencilerine ücretsiz kitap dağıttım. İlk kez bir yazarın elinden kitap alıyorlardı. Hepsi de çok mutluydu. Kitap okuyanları sordum. Okulun kütüphanesinden yararlanıyorlardı. Ertesi gün de öykü çalışması yapacaktık. Çalışmamıza epey öğrenci geldi. Onlara öykü, öykü yazma konusunda bilgiler verdim. Birlikte kuzugöbeği mantarını yazdık. Okudum, çok hoşlarına gitti. Onlardan birer tane aynı konuda öykü yazmalarını istedim. Sarıldılar kağıda kaleme. Bir saat süremiz vardı. Yazdılar, ertesi gün değerlendirecektik.

Yine tam kadro karşımdaydılar. Okuduk, değerlendirdik. Yazılan öyküler gelecek yıl kitaplaşacaktı. Tüm öğrenciler mutlu olmuştu… Genelde şu kanı yaygındır: Bunlar bir şey yazamaz. Model olmazsanız elbette yazamazlar. Meslek yaşantımda da şunu yazın demem. Haydi gelin şunu birlikte yazalım, derim. Kolay mı model olmadan bir şeyler yazdırmak. Eğitimcinin iş bilmeyeni çocuklar şunu yazın, der. Ne açıklama yapılır, ne konu sınırlaması, ne de gereken bilgi verilir. Çocuk ders sonuna dek bekler. Kağıt çocuğa, çocuk saate bakar durur, ortaya tek satır çıkmaz çoğu zaman. Biraz açıklama, sayfalar dolmasına neden olur, çoğu kez.

Her işte, öncelikle işini seveceksin. İşin ilk koşulu budur. Sevmezsen yük gelir her şey. Çocuğa en yakın çevreden, tanık oldukları olayları yazmaları istenmelidir. Bazı iş bilmez, mesleğimize nereden geldikleri belli olmayan meslektaşlarımız vardır. Özdeyiş, atasözü açıklatmayı yazılı anlatım sayarlar. Sonra da çocuğu suçlarlar, bunlar aptal canım, tek satır yazamamışlar. Öyle diyenleri sınav yapıp not vermek isterim. Acaba öğrencileri kadar puan alabilirler mi, hiç sanmıyorum. Mesleğimizin temeli önce yol göstereceksin. Sonra bekleyeceksin. Elli yıl öncesinin yazılı anlatımını uygulayanlara duyurulur.

Yazmak konusunda ister köy, ister kent olsun, durum aynıdır. Dünya Öykü Günü nedeniyle yaptığımız çalışma vardı. Orada da aynı durum söz konusuydu. Önce açıklayıp, birlikte yazdıktan sonra yazdırdım. Sonuç muhteşemdi. Meslekte de yıllardır aynı yöntemi uygularım. Sınıflarımdan şairler, öykücüler bolca çıkar. Yaz yavrum, demek çok itici bir sözdür kanımca. Haydi yazalım çocuklar…

Fethiye’nin Yeşilüzümlü beldesinde de çok iyi yazanlar çıktı. Bundan sonra da çıkacaktır. Yazmalarının ödülünü kitap çıkıp da ellerine gelince alacaklardır. Bu bence dünyanın en güzel, en büyük ödülüdür. Parayla pulla ölçülmez onun güzelliği. Haydi çocuklar hep birlikte yazalım, ne dersiniz…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir