Ne yapmalıyız?

Çok izlenen haber kanallarının birinde, programı yöneten kadın konuğuna soruyor;

“Şu anda muhalefette olan partilerin iktidar olma çalışmalarının içinde neler olmalıdır?”

Konuk oldukça geniş bir açıklama yapma çabasında. Yönetici olan kadın bir uyarıda bulunuyor;

“1 dakikamız var, özetleyebilir misiniz?”

Çağrılı olan ben olsam şöyle bir yanıt verirdim;

“Gel de sen özetle bu kadar kısa zamanda!”

Burada bir şeye dikkat çekmek istiyorum; program yöneticisi olan kadın gerçekten de sorduğu sorunun yanıtını almak istiyor mu? Yoksa bu soruyu öylesine, laf ola beri gele diye mi soruyor?

Doğaldır ki her kanalı izlemiyorum. Yalancı, sahtekar olanların palavralarına kanacağımdan falan değil bu söylediğim. Değil de, yazık değil mi sinirlerimi bozayım durup dururken.

Ama diğer yanı da böyle işte. Değer verdiğim, inanıp da izlediğim kanallardaki bu tür sorular ya da yaklaşımlar da ne yazık ki beni üzmekle kalmıyor, sinirlerimi de geriyor resmen.

Sözünü ettiğim yalnızca bir tanesi. İsterseniz bir başka örnek daha verelim hep birlikte!

Programı yöneten görevli iki konuk çağırıyor örneğin. Farklı konularda bilgilerini alacak, kendisi bilgileneceği gibi izleyicilerini de konular hakkında aydınlatacak.

Diyelim ki iki saatlik bir programdır sözü edilen. Normalde her konuğa birer saatlik zaman düşüyor. Programın açılışını, araya girebilecek olan reklamları falan sayalım ve yarım saatlik bölümünü çıkalım. Geriye kaldı mı size 90 dakika!

Kalmış mıdır dersiniz?

Ne gezer!

Programı yöneten, çağırdığı iki konuğuna 30 dakikalık zaman bırakırsa öpün de başınıza koyun. Kalan 90 dakikanın da en az 45 dakikasını program yöneticisi kullanıyor iyi mi? Bir soru soruyor, soruyu yanıtlamaya çalışanın sözünü yarıda kesiyor ve başlıyor sorduğu sorunun yanıtını kendisi vermeye.

Mektepli bir gazeteci değilim. Ne ki, yaklaşık yirmi beş yılımı yazmaya, gazeteciliğe verdim. Köşe yazdım, tanıtım yazısı yazdım, haber yaptım ve yazdım, sanat sayfası yaptım.

Merak ettiğim şudur; gazeteci ya da televizyoncu yetiştiren okullar, sözünü ettiğim tiplere bu konulardan söz etmezler mi?

“Konuğunuzu olabildiğince konuşturun” demezler mi?

Sözünü ettim yazımın başında; izlediğim az sayıda haber kanalı, az sayıda güven duyduğum televizyon kanalı var. Şimdi ben size sorayım; bu kanallara olan güvenimi yitirmemek için ben ne yapmalıyım?

Hiç kuşkum yok ki sizin de içinizde benim gibi düşünen çok sayıda insan var. İsterseniz gelin birlikte düşünelim; ne yapmalıyız?..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir