Çocuklarımızı yetiştirirken sorunlar yaşıyor muyuz? Çaresiz kaldığımız anlar oluyor mu? Çaresiz kaldığımız anlarda hangi yöntemlere başvuruyoruz? Bu yöntemler kulaktan dolma mı, kendi sezgilerimiz mi, yoksa bilinçli, denenmiş ve sonucu olumlu olan yöntemler mi? Her seferinde bir danışmana mı gitmeliyiz?
Her seferinde danışmana gitmek pahallı bir yol, bunu karşılayacak durumda değiliz de diyebiliriz. Fakat bu konuda çaresiz değiliz ve elbette her şey parayla değil. En basitinden bu konuda yazılmış yüzlerce yazı var, kitap var, uzmanların hazırladığı TV ve radyo programları var. Bunun dışında Eğitim veren okullarda rehber danışmanlar bulunmakta. Her şeyden öte, aklımız, vicdanımız ve sezgilerimiz var. Yani tüm konularda olduğu gibi, çocuk yetiştirme ve eğitim konusunda da kesinlikle yalnız ve çaresiz değiliz. İçinden çıkılması çok zor gibi görünen olaylarda bile mutlaka çok basit ve kolay uygulanabilecek bir takım yöntemler de mevcut. “Herkes sorunumu bilecek, kimseye danışmam ben, aile sırrımı paylaşmam, kendi içimizde hallederiz” artık çağdaş Türk toplumuna ve aile yapısına uygun bir düşünce olmaktan çıkmak üzere. Çünkü sorun sadece size ait gibi görünse de birçok sorun gibi görünen durumları herkes yaşayabiliyor. Kesinlikle Yalnız Değiliz!
“Şu zamanda çocuk yetiştirmek gerçekten zor diyenlerden biriydim. Ama çocuklarımla öğrendim, çocuklarımla geliştim ve hala öğrenmeye devam ediyorum. Çünkü öğrenmenin bir yaşı ve sonu yok” diyebilenlerden misiniz? İşte bu gerçekten kendini geliştirmek isteyen, geliştiren bir ebeveynin sözleri olmalı.
Korumacı Aile Yapısı
Korumacı aile yapısı olan Türk ailesi, genelde anane öğretilerinden ileri gelen bir anlayışla, her şeyin en iyisini en mükemmelini sunmaya çalışmıştır çocuklarına. Korumacı yapısı, verici, baskın, otoriter bir yol çizer. Fakat çocuğun duygu ve düşünceleri çok fazla yer almaz aile içerisinde. Ebeveynler her şeyi hazırlar ve sunarlar. Çocuklara karar aşamalarında ve uygulamalarda herhangi bir şey sorulmaz. Ne gerekiyorsa o uygulanır.
Oysa bu durumdan biraz daha uzaklaşmamız gerekiyor. Hele hele bu çağda, bu zamanda. Çünkü çocuklar o baskıcı ve otoritenin altında öğrenme, alma ve fikir beyan etme yetilerini de ortaya koymak istiyorlar. Çünkü çağ bunu gerektiyor. Çünkü bilgi çağındayız. İletişim çağındayız. Bilgilerin iletişim aracılığı ile hızla yayıldığı bir çağda yaşıyoruz.
Çocuklarımıza her şeyden önce, sorgulama, soru sorma, irdeleme, anlayış, yorum, farklı bakış açıları, karar verme ve kararları uygulama yetisinin kazandırılması, özgüveni geliştirici durumları sunmalıyız, öğretmeliyiz. Çünkü baskıcı ve sıkı aile ortamlarında yetişen çocuklar, büyüdüklerinde, toplum içerisinde kendilerini ifade etmekte zorlanıyorlar. Çünkü hiç kimse çocuğunun geleceğini bilemez. Geleceğin, bilim adamı, avukatı, mühendisi, doktoru, halk meclis üyesi, valisi olacak bir çocuğun kendini ifade edebilen bir yetişkin olacağını adeta unutur, hatırlamaz, aklına bile getirmez. Kendini olduğu gibi ifade edebilecek bir yetişkin olması için ona yeterli eğitimleri vermek bizlerin görevidir. Bu konuda kendimizi, yakınlarımızı bilinçlendirmeliyiz. Onlara yol göstermeliyiz. Çünkü şimdiki çocukların yetişme tarzı bunu gerektiriyor.
Onların gözlerindeki ışığı görmek çok önemli. Mutlu ve huzurlu, kendine güveni olan, özgüveni tam gelişmiş çocuklar hayata onlarca adım önde başlıyor ve başarıyı yakalayabiliyorlar.
(Devam Edecek)