Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanındığı gün nedeniyle Kadın Adayları Destekleme Derneği Genel Başkanı Nuray Karaoğlu’n dan açıklama geldi.
HABER MERKEZİ
Nuray Karaoğlu açıklamasında; “Dünyada bu hakkı kadınlara tanımış ilk ülkelerden biri olan Türkiye’de kadın temsilinin düşük olmasının tarihsel arka planında sorgulanması gereken çok fazla sebep var. Ne oldu da bu önemli kazanımın üzerine 87 yılda neredeyse hiçbir şey ekleyemedik? Kadınlar kazanmaları gereken yasal haklarını kazandı, mücadele bitti, hala meclise giremiyorlarsa kendi kusurları mı diyoruz? Demeden önce durup bir düşünmek gerekiyor. Dünyada, bugün bildiğimiz anlamda kadın mücadelesinin başlaması, oy hakkı mücadelesine dayanıyor. Kendi sözlerini, kendi iradelerini parlamentolara taşımak isteyen kadınlar, 1800’lü yılların sonlarında, Osmanlı İmparatorluğu dahil olmak üzere dünyanın her yerinde son derece zorlu mücadeleler verdiler. En temel vatandaşlık hakları dahi altın tepside sunulmadı, her bir haklarını bedel ödedikleri mücadeleler sonucu kazandılar. Oy hakkı uğruna mücadele eden Suffragette’ler, yani kadın oy hakkı savunucuları; bu uğurda açlığı, hatta ölümü göze alan eylemler yürüttüler. Seçme ve seçilme hakkının kazanılmasının hemen ardından gerçekleşen 1935 seçimleri ile Türkiye, mecliste %4.5’lük kadın temsili ile, dünyada kadın temsili oranında Finlandiya’dan sonra ikinci sıraya yerleşti. Ancak %4.5 ile başlayan bu temsil hiçbir zaman %20’yi bile bulamadı. Hatta 1950 yılında 487 vekilden yalnızca 3’ü kadındı ki bu %0.6 demekti. 1997 yılında KA.DER’in kurulmasından sonra gerçekleştirdiği çalışmaları ve kampanyaları sonrası yapılan ilk seçimde, %4 oranı yeniden yakalandı. 2007 yılında, kadın hareketinin yeniden güçlenmesinin sonucu olarak ilk kez %9.1’lik temsile ulaşıldı. Bugün birçok ülke, eşit temsil hedefine ulaşırken, Finlandiya’da parlamentoda kadın temsili %46’ya ulaşmışken, Türkiye yalnızca %17.3’lük temsil oranı ile dünyada 130. sırada. Türkiye’de 20 ilden bugüne kadar tek bir kadın milletvekili çıkmadı. Adıyaman, Ardahan, Artvin, Bayburt, Burdur, Erzincan, Giresun, Gümüşhane, Karabük, Karaman, Kilis, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Osmaniye, Rize, Sinop ve Yozgat’ın isimlerini burada özellikle saymak istiyoruz. Bu vahim durumun fark edilmesini istiyoruz. 2021 yılında kadın temsilinin bu kadar düşük seviyelerde olması, ciddi bir demokrasi ve yönetim krizi demek. Kapsayıcılıktan uzak bir siyasetin ne kadar demokratik olduğunu hep beraber sorgulamalıyız.
Peki, bu durumu kadınların yetersizliğidir diyerek kabul etmeli, kenara mı çekilmeliyiz? Kadınlar gerçekten eşit fırsatlara sahip olduğu halde mi bu mekanizmalara giremiyor?
Bunun cevabını anlayabilmek için Türkiye’de kadınlar gerçekten eşit durumda mı diye bakmak yeterli” dedi.