Aylardan yine Kasım, Hatay’da koronavirüs vakaları artış göstermeye başladı.
Hatırlarsanız geçe yıl ilimizde Kasım, Aralık, Ocak ayları tam bir kâbus gibi olmuştu.
Koronavirüs salgını yüzünden sevdiklerimizi, yakınlarımızı, arkadaşlarımızı zamansız bir şekilde kaybetmiştik.
Her gün sosyal medyada vefat haberleri yayınlanıyordu.
Gördüğümüzde, duyduğumuzda, inanamıyorduk!
Morgda cenazeler sırada bekliyordu. Vakitli kılınan cenaze namazları, vakitsiz kılınmaya başlamış, kalabalık görmeye alıştığımız cenaze törenleri sayılı olarak defin edilmeye başlanmıştı.
Kasım, Aralık ve Ocak aylarında çok acılar yaşadık!
Üzüntü ve morallerin tavan yaptığı dönemlerdi.
Maalesef yaşadığımız bunca acıdan ders alınmamış ki, yine bu yıl da sorumsuzluk yaşanıyor.
“Aşı oldum” diyerek kendini korumayanlar, sosyal mesafeye uymayan maske takmayan ve hijyene dikkat etmeyenler yine aynı illetin pençesinden kurtulamıyor.
Hastanelerin yoğun bakım üniteleri yine koronavirüs vakalarıyla doldu.
Kime sorsam ya hasta, ya da yakınının koronavirüsüne yakalandığını söylüyor.
Neden bu kadar dikkatsiz olabiliyoruz, yaşadıklarımızdan ders almıyoruz, neden ama neden?
Bu kadar sorumsuzluk olabilir mi?
Halen aşı olmayanlara ne demeli!
Maske takmayarak, sosyal mesafeye uymayarak, hastalığa davetiye çıkaranlara ne demeli?
Kendisini düşünmediği gibi ailesini, yakınlarını, sevdiklerini de düşünmüyor?
Taşıyıcı olduğunu unutuyor!
Hastalığı yaydığından haberdar değil!
Zaten okulların açılmasıyla birlikte artış gösteren vakalar yüzünden evlerde etkilenmeye başladı.
Kış ayının başlaması, havaların soğuması ve kapalı alanlarda bulaşıcı özelliğin daha çok yayılması vakaların artmasına neden oldu.
Yetkililerin tedbir alması yetmiyor!
Tedbiri önce bizim almamız gerekiyor.
Herkes sorumluluğunun bilincinde olmadığı sürece vaka sayısının artışı önlenemez!
Aşılarını yaptırmayan, eksik yaptıranlar koronavirüse yakalanma riski olanlardır.
İnat etmek kimseye fayda etmez, eden de kendine ve çevresine eder!