Bartın Kitap Fuarı’na sadece örnek bir etkinlik olarak bakmıyorum. Bir buluşma, tanışma, güzellikleri paylaşma yeri olarak görüyorum. Yıllar boyu gidip gelirim. Çok, birbirinden güzel, özgün etkinliklere tanık oldum. Etkinliklere katılan tüm arkadaşlarla birlikte yaşadık bunu. Etkinlikleri paylaşan arkadaşlarla tanışmak ayrı bir onur, ayrı mutluluktu. Satılardan tanıdığın, kitaplarıyla haşır neşir olduğun yazarı karşında görmek, üç beş günü birlikte geçirmenin mutluluğu hiçbir şeye değişilmez.
Vedat Türkali, gençliğimden beri eserlerini ezbere bildiğim bir yazarımız. Okuyuculardan en büyük ödülü aldı. En büyük Nobel de bana kalırsa işte o ödül. Bir Gün Tek başına ile başlayan okuma serüvenim sürüyor. Şu an elimde, bir türlü bitirmeye kıyamadığım Yalancı Tanıklar Kahvesi romanıyla doruklara çıkan bir satırlar arası dostluğumuz anlatılmaya değerdir. Bu güzel yazarımızla Bartın Kitap fuarı sayesinde daha bir dost olduk.
Bu yılki kitap fuarına Adnan Binyazar, Firdevs Gümüşoğlu, Işık Kansu, Murat Sayın, Nilgün Gürkan, Sevgi Özel, Müslüm Çelik, İsa Küçük, Ayşenur Yazıcı, Ayşegül Koca, Deya Akbıyık, Kevser Ruhi, Ayşen İpekoğlu, İlhan Taşçı, Celal Binzet, Daver Darende, Turgay Delibalta, Fatma Çağlayan, Feyzullah Budak, Seda Aydın, Erman Bazo, Raşit Özdemir, Murat Demirkol, Savaş Ünlü, Şükrü Erbaş, Öner Yağcı, Emine Özgenç, Şahan Özgenç, Mustafa Erkal, Cemil Eren katıldılar.
Bu yazar, sanatçı, şair dostlarımızın söyleşilerini, sunumlarını zevkle dinledik. Bartınlılar yalnız bırakmadı sanatçı konuklarını. Belediye Başkanı Cemal Akın, Bartın Valisi İsa Küçük, Garnizon Komutanı Kıdemli Albay Yalçın Enç dikkatimi çekiyordu çoğunlukla. Komutanımızla yakından tanışma olanağı yakaladık. Bartın’a atanalı çok uzun süre olmamış. Burada bir iki aylığım, demişti ilk görüşmemizde. Söyleşilerde, akşamları sanatçı dostlarla birlikteliğimizde bizlerle beraber olmaktan mutlu oluyordu. Söyleşilerde dikkatini verip sanatçılara olan ilgisini yakından gösteriyordu. Deniz Kuvvetleri’nin sıcak kanlı bir üyesiydi.
Benim İzmir’den geldiğimi duyunca daha bir yakından ilgilendi. Eski İzmir’den konuştuk. Yaşamında belli bir zaman dilimi İzmir’de geçmiş. Güzelliğinden söz ediyordu Akdeniz’in İncisi İzmir’in. Ben de eski İzmir’den pek az eser kalsa da yine de başka kentlere göre yine de sakinliğini koruduğundan söz ettim. İzmir derken gözleriyle dalıp gidiyordu İzmir’e. Göçler, nüfusun artışı, kirlilik nereyi eskisi gibi bırakıyordu ki, acı ama gerçekti.
Konuk severdi Komutanımız. Askeriyenin gezilebilecek yerlerine davet ediyordu. Boğaz’a davet etti. Hatta bana da zamanınız varsa bekliyorum, dedi. Kütüphanede öğrencilerle söyleşimiz olduğundan bu ince davete gidemedim. Giden dostlarımızdan Komutanımızın yaptığı inceliği, konukseverliği ayrıntısıyla dinledik. İşte bu kitap farında da Garnizon Komutanımız Yalçın Enç ile tanışma olanağı yakalamıştım. Bartın’a gelirseniz haberim olsun, diyordu. Bu söz bile her şeye yetiyordu. Güngörmüş insan dedikleri Komutanımız Yalçın Enç’in tanımıydı. O güzel söz kulaklarımda yankılandı: Geldiğinizde haberim olsun…
Bartın yeryüzünde az bulunur bir güzelliğe sahip kentlerden birisi bana kalırsa. Toprağından mıdır, suyundan mıdır, yöneticiler, devlet görevlileri de az bulunur nitelikte insanlardan oluşuyor. Vali Bey’e bakıyoruz. İnsanlığı, kibarlığı, sanatçılığı bir potada erimiş, bir güzellik anıtı çıkmış karşımıza. Belediye Başkanı Cemal Akın, halkın içinde, bir şeyler yapabilmek için çırpınıyor. Emniyet Müdürlerine bakıyorum. Kütüphane kuranlar, tiyatro grubu oluşturanlar, hep Bartın’da görev yaptı. Savcılar, hakimler, üniversitedeki rektörler, öğretim üyeleri güzel insanlardı. İşini seven örnek model kişilerdi.
Şimdi de yeni tanışma olanağını yakaladığım Garnizon Komutanımız Yalçın Enç Hoş geldiniz Komutanımız. Yılda bir kez, bilemediniz iki kez uğradığımız Bartın’da sizlerin varlığını bilmek bizleri çok mutlu edecektir.