Gülbol çiftinin yakma aşkı Hatay’ı tanıtıyor

Zeynep ve Naim Gülbol çifti, medeniyetlerin beşiği Hatay’ın başta tarihi dokusu, dini motifleri ve mozaikleri olmak üzere ahşap plakaya yansıttıkları eserlerle kenti tanıtıyorlar..

ALİ ZAN

Unutulmaya yüz tutmuş sanatlardan ahşap yakmayı geleceğe taşımada önemli katkı sunan Zeynep ve Naim Gülbol çifti, medeniyetlerin beşiği Hatay’ın başta tarihi dokusu, dini motifleri ve mozaikleri olmak üzere ahşap plakaya yansıttıkları eserlerle kenti tanıtıyorlar.

Hatay sporda 1978 yılına kadar profesyonel top koşturan ve güzel sanatlara ilgisi, hobi olarak başladığı resim çalışmalarından oluşan eserlerle yurt dışında ilk sergisini açan ahşap yakma sanatçısı Naim Gülbol, kentte döndüğünde açtığı kurs vesilesiyle eşi Zeynep Gülbal ile tanıştı. Ahşap yakma sanatıyla başlayan birliktelikleri 27 yıllık süreçte birlikte bu sanatın gelişimi ile tanıtım aşkına dönüştü.

Yakma resim sanatı sayesinde tanışıp evlenen ve zamanla işlerinde ustalaşan, eserlerinde hem aşklarını hem de memleketleri Hatay’a olan sevdalarını ahşabın üzerine işleyen Zeynep-Naim Gülbol, kendilerine ilham olmaya devam eden Hatay’da yeni keşfettikleri her konuyu tasarlayarak çeşitli ağaç plakalar üzerine işlemeye devam ettiklerini söylediler.

Dünyanın ilk aydınlatılan caddesi olarak bilinen Kurtuluş Caddesi’ndeki Fransız döneminden kalma asırlık binada Habib-i Neccar Camisi, Kurşunlu Han, kiliseler, eski Antakya sokakları, iskeleler köprüler kapı tokmakları ve daha birçok tarihi mekanın yanı sıra unutulmaya yüz tutmuş pamuklu şeker, Seyyar kahve satıcısı meslekleri büyük aşkla ahşaba işleyen sanatçı Gülbol çifti, hoşgörü kenti Hatay’ı tanıtmaya çalışırken yakma sanatını öğrenmek isteyenlere de ışık oluyorlar.

Zamanının büyük çoğunluğunu atölyesinde yakma resim yaparak geçirdiklerini aktaran Zeynep Gülbol “Eşimle ikimizin de gönlünde inanılmaz bir memleket sevgisi var. Hatay bizim için bambaşka bir memleket. Yaptığımız tablolarda birbirimize ve Hatay’a olan sevgimizi, aşkımızı anlatıyoruz. Eski mekanlar, tarihi ibadet yerleri, İskenderun sahili iskelesi gibi birçok değerleri eserlerimizde çiziyoruz. Sadece ahşap plaka tablolarda değil, sehpalar, ayna, tepsi, zigonlar, aklınıza gelebilecek her türlü ahşabın üzerinde sanatımızı yapıyoruz” diye konuştu.

En büyük avantajının bu sanatı eşiyle beraber gerçekleştirmesi olduğunu ifade eden Zeynep Gülbol, “Bir eser üzerinde çalışma yaparken, birimizin kaldığı yerden diğerimiz devam edebiliyor. Sanatımızı çok seviyoruz ve elimizden geldiğince, sağlığımız el verdiği sürece bu işi yapmayı sürdürmeyi düşünüyoruz. Yakma sanatı 19. yüzyıldan bu yana çalışılan bir sanat dalı ama çok yaygın değil, biz elimizden geldiğince bunu hem tanıtmaya hem yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Bu sanat dalı herkese çok ilginç geliyor. Biz buraya gelen bütün misafirlerimizin önünde yakma resim çalışmalarını yapıyoruz. Sergilerimizde de aynı şekilde uyguluyoruz” şeklinde konuştu.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir