İyilik, gücünü, merhametini, tecrübesini, malını, sevgisini karşılıksız paylaşmaktır. İyilik, bir tebessüm, güzel bir söz, güzel bir bakış, güler bir yüz ve kucaklayıp sarılmaktır. İyilik aç doyurmak, yol sorana tarif etmek, sahipsiz bir hayvanın önüne konulan bir kap yemektir.
İyilik bir niteliktir, iyilik etmek ise bir eylem.
İyilik yapmanın verdiği mutluluk gösterilen fedakârlığın sonucudur.
İmkân bulunduğu hâlde iyilik yapmayı ertelemek ahlaki açıdan riskli bir tutumdur. Her şeyden önce kullanılmayan iyilik duygusu körelir, yok olmaya yüz tutar. Daha da önemlisi iyilik yapma imkânı fiilen yitirilebilir. Fırsat varken onu değerlendirmek gerekir.
İyilik, suya atılan taşın oluşturduğu halkalar misali yayılır… Önce iyilik yapanı mutlu eder. Sonra iyiliğe muhatap olanı, sonra iyiliğe şahit olanı ve sonra bundan haberdar olanı… Ve halka büyüyüp gider…
Hemen olmasa da er geç ve mutlaka, iyilik yaparsan iyilik bulursun… Mutlaka bir yerlerden karşına çıkar iyiliğinin karşılığı. Belki bir dostun sohbetinde, belki bir kuşun cıvıltısında, belki beklenmedik bir maddi kazançta, belki hayati bir problemin giderilmesinde…
Küçük kız, hüzünlü bir yabancıya gülümsedi.
Bu gülümseme adamın kendini iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava içinde yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırladı.
Hemen bir not yazdı, yolladı. Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her öğlen yemek yediği lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş bıraktı.
Garson kız ilk defa böyle yüklü bir bahşiş alıyordu. Akşam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her zaman köşe başında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı.
Fakir adam öyle ama öyle minnettar oldu ki. İki gündür boğazından aşağı lokma geçmemişti. Karnını ilk defa doyurduktan sonra, bir apartman bodrumundaki tek odasının yolunu ıslık çalarak tuttu. Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titreyen köpek yavrusunu görünce, kucağına alıverdi.
Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha kadar koşuşturdu. Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sardı. Bir yangın başlıyordu. Dumanı koklayan köpek öyle bir havlamaya başladı ki, önce fakir adam uyandı, sonra bütün apartman sakinleri.
Anneler, babalar dumandan boğulmak üzere olan yavrularını kucaklayıp, ölümden kurtardılar. Bütün bunların hepsi, beş kuruşluk bir maliyeti bile olmayan KÜÇÜK BİR TEBESSÜMÜN SONUCUYDU.
Sevgiyle, tebessümle kalın…