Bacaksız serisinde etik ve eğitsel olarak En çok işlenen konu; doğruluk

Deveye “Boynun eğri,” demişler, o da “Nerem doğru ki?” demiş. Toplumumuzda gittikçe yok olan, yozlaşan değerler her gün çoğalıyor. Herkes kendi yaptığını doğru sayıyor. “Bacaksız” serisi doğruluğu da satır satır, sözcük sözcük veriyor okuyana. Herkese rehber olacak şekilde… “Sigara Kaçakçısı” adlı kitabın 5. ve 6. sayfalarında “Seçim öncesi sokağa arnavut kaldırımı döşeyen Belediye, yıllardan sonra çeşmenin de çomağını çıkarıp yerine ucuz bir musluk takmış. Çeşmeye su getirip tıkanık boruları yenilemeyi de unutmamış,” cümleleriyle bu ülkede her seçim öncesi yapılan göz boyamalar anlatılıyor. Dürüst olması gereken politikacılar, en önce kirlenenlerin başında geliyorlar. Her halk, hak ettiği yönetici tipiyle yönetilirmiş. Doğruluk ve dürüstlükten eser kalmamış halka da aynı nitelikteki yöneticiler egemen oluyorlar ister istemez. Seçim öncesi yapılan göz boyamalar da aynı: Bir-iki bidon boya, birkaç parke taşı vb… Hiçbir zaman yerine getirilmeyen doğruluktan uzak vaatler… İşte siyaset arenasında her 4-5 yılda bir yaşanılanlar. Doğruluğu ara ki bulasın…

Sigara Kaçakçısı”nın 23. sayfasında “Tabakçı’yı çeşme başına Bacaksız yollar. Tabakçı, kendisine armağan olarak bir kutu vereceğini söyler. İşler iyi gidince de Bacaksız’a verdiği sözü unutur. Üstelik Bacaksız’ı aşağılar: ‘Ne kutusu? Sen kutuluk adam mısın Bacaksız?” Bunun üzerine Bacaksız da hortumla kadınları ıslatır, herkes çil yavrusu gibi dağılır. Bacaksız, müşterilerini kaçırır tabakçının. Sözünde durmayanları cezalandırır. Toplumda bu uygulansa, ceza almayacak kaç kişi kalır, merak ediyorum. Büyük ve küçükler için bundan güzel ders olur mu?

Aynı kitabın 24.sayfasında “Size söz verilip de yapılmayanı zorla yaptırmak da bir tür doğruluktur,” iletisi verilir. Bacaksız, Tabakçı’dan zorla da olsa istediği kutuyu alır. “Karşındaki dürüst olmayabilir ama, sen dürüst kalarak yine de hakkını al!” Ne güzel, hem eğitsel hem de etik bir davranış biçimi! Bacaksız’ın başardığını toplumumuz niye başaramıyor?

Sigara Kaçakçısı” adlı kitabın 56. sayfasında Bacaksız bir yanlış yapar. Simit satmak yerine kaçak sigara satmayı yeğler. Boyuna posuna göre büyük bir simit tepsisini taşımak zor gelir çünkü, bu yüzden kaçak sigara işini seçer. “İyi ki simit satmıyorum. Bu simitleri taşımak zor, polisten kaçması zor,” diye düşünür. Aynı kitabın 55. sayfasında “Yanlış iş yapan cezaya da katlanır,” yargısı vurgulanır. Hem de simitçinin ağzından: “Beni polisler tuttular, sigaralarımı aldılar, saçlarımı dibinden kestiler. Annem dedi ki, vazgeç bu pis işlerden. Simit sat bundan sonra.”

Kolay para kazanmak güzel gibi görünse de her şeyin bir diyeti vardır. Bundan güzel doğruluk mesajı olabilir mi? Körpe beyinlere bunu yerleştirmek, büyükleri bu düşünceye zorlamak hayalcilik mi oluyor? Bacaksız’ı kendimize örnek alıp, ah bir deneyebilsek yaptıklarını…

Bacaksız Okulda” kitabının 17.sayfasında çocukların doğru söylediği, insanların yaşlandıkça yalancılığa yöneldikleri ve doğruluktan uzaklaştıkları belirtiliyor. Aynı kitabın 31. sayfasında öğretmen, atların ot yediğini söyler ve diretir. Bacaksız da Cide’de tanık olduğu bir gözlemi öne sürer: ”Bizim Cide’de atlar her zaman ot yemez ki… Bütün kış saman yer!” Bu sözleri söyleyecek kadar da doğrucudur. 30.sayfada Bacaksız, ata arpa, saman, yaprak yedirir. Bunların karşılığında da öğretmeninden dayak yer. Bacaksız doğruyu söylerken öğretmen eğitim dışı davranışıyla doğruluktan uzaklaşmış ve yanlış yapmıştır.

Bacaksız Okulda”nın 32. sayfasında Bacaksız, öğretmene laf anlatamamıştır. Kendi kendine söylenir: “Atın keyfi misin? Canı ne isterse onu yer. Sap, saman, yaprak yer. Ben gözümle gördüm ne yediğini.” Öğretmene de içinden; “Sen yalancısın, ben doğru söylüyorum,” der. Bacaksız yediği dayağa karşın doğruluktan şaşmamıştır.

Bacaksız Tatil Köyünde” adlı kitabın 19. ve 20. sayfalarında Fransız turistlere yoğurt satacaktır. Yetmiş liraya satıp yirmi lirası kendine kalacaktır. Arkadaşı Tekin, “Annenden saklamak olur mu?” diyerek bu işten rahatsızlığını dile getirir. Bacaksız da annesinin daha önce “Sen elli lirasını bana ver, üstü senin olsun,” dediğini söyler. “Annelere karşı doğru olalım, yalan söylemeliyim,” iletisine itiraz eden çıkar mı acaba?

Bunlar gibi pek çok dürüstlük, doğruluk örnekleriyle donatılmış “Bacaksız” serisinin kitapları. Bacaksız’ı model olarak almak insanımıza, toplumumuza çok şeyler kazandıracaktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir