Tüpteki fıstık

Bu fıstık, argoda bilinen “fıstık” değil. Basbayağı, topraktan yetişen, keyifle yediğimiz, çokça faydası da olan fıstık.

Neden tüpe koymuşlar fıstığı!..

Deney yapmışlar. Hem de çok ilginç, çok düşündürücü bir deney!..

Almanya’nın Leipzig kentindeki Max Planck Enstitüsü’nde gerçekleştirilmiş bu şaşırtıcı deney. Ben okudukça şaşırdım, düşündükçe insan yanımı bir kez daha gözden geçirdim…

Bir maymun türü olan orangutanların ne kadar zeki oldukları araştırılıyormuş. Bunun için de bir yöntem bulunmuş; uzun bir deney tüpünün içine bir fıstık atılmış, sabit olan tüp orangutanın önüne konmuş ve orangutanın tüpteki fıstığı çıkarıp çıkaramayacağı, çıkarırsa ne kadar zamanda çıkaracağı gözlenmiş.

Tüp sabit, orangutanın parmakları tüpün içine sığmıyor ama zavallı orangutanın karnı aç ve o fıstığı yemek istiyor. Ne yapıp edecek, o fıstığı çıkarıp yiyecek ama nasıl!..

5 orangutan üzerinde 10’ar kez deneme yapılmış. 5 orangutan da, 10’uncu denemelerinde, yalnızca 30 saniyede fıstığı tüpten çıkarma yolunu bulmuş.

Biz insanız, onlar maymun. Şimdi düşünelim bakalım tüpteki fıstıkları nasıl çıkarmış orangutanlar?..

Orangutanların kapalı tutulduğu kafeste içme suyu da var tabi. Maymunlar biraz düşündükten sonra, içme suyunu ağızlarına alıyorlar, getirip tüpün içine püskürtüyorlar. Tüp suyla doluyor, su fıstığı tüpün üstüne doğru itiyor, orangutan da fıstığı yiyor.

İlginç değil mi? İlginç olduğu kadar düşündürücü de, haksız mıyım?..

Bilirsiniz; Ezop masallarında, bir karganın susadığı, suyun ise kuyunun yalnızca dibinde kaldığı anlatılır. Susayan karganın kuyunun dibindeki suya nasıl akıllıca ulaştığı da anlatılır tabi.

Sistem yaklaşık aynı; suya ulaşamayan karga, ağzıyla taşıdığı taşları kuyuya atar. Kuyu taş doldukça su yükselir ve sonunda karganın içebileceği konuma gelir.

Biri karga, biri orangutan. İkisi de hayvan ve biz insanlar çok zaman hayvanları bu anlamda küçümseriz.

Hakkımız var mı buna?..

Biz insanız da ne yapıyoruz yani? Yememiz gereken ekmek için, içmemiz gereken su için harcadığımız çaba nedir? Haklarımızın ne kadarını savunuyor, savunmak için ne kadar direniyoruz? Aklımızın ne kadarını kullanıyor, akıllı olmak için nasıl bir yaşam biçimini yeğliyoruz?..

Birileri ensemizde boza pişiriyor, bizim gıkımız çıkmıyor. Kuyuya taş atmak, tüpe su doldurmak yerine, kuyu dolusu parası olan insanlara el açıyoruz, onların verdiği bir torba kömüre, bir çuval una teslim oluyoruz.

Bizi bir torba kömür, bir çuval una muhtaç edenler kimler?..

Karga da, orangutan da bilir bu sorunun yanıtını…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir