Demokrasinin tanımı tartışması günümüzde hâlâ devam eden bir tartışmadır. Bunun sebepleri arasında ülkelerdeki bazı kurumların görüşlerini haklı çıkartmak adına demokrasi tanımını kullanmaları, demokratik olmayan devletlerin kendilerini demokratik olarak tanıtma çabaları ve aslında genel bir kavram olan demokrasinin tek başına kullanılması (Anayasal demokrasi, sosyal demokrasi, liberal demokrasi vb.) gibi sebepler gösterilebilir. Demokrasiye farklı atıflar:
Çoğunluğun yönetimi
Azınlık haklarını güvenceye alan yönetimi
Sosyal eşitsizliği yok etmeye çabalayan yönetim;
Fırsat eşitliği sağlamaya çalışan yönetim;
Kamu hizmetinde bulunmak için halkın desteğine dayanan yönetim.
Çoğunluk, azınlık, fakir veya zengin olsun demokrasilerin ortak yönü halka dayanmasıdır. Günlük hayatta halkın, bir ülkede yaşayan tüm insanları kapsadığı düşünülse de pratikte demokrasi tarihinden beri –sürekli olarak genişletilse de- halka bir sınırlama konmuştur. Örneğin Fransız Devrimi’nden sonra yapılan seçimlerde oy verme hakkı sadece belli miktarda vergi verebilen vatandaşlara tanınıyordu, ABD’de güney eyaletlerdeki siyah ırkın ilk kez oy kullanabildiği tarih 1960’lardır. Kadınlara seçme hakkı ilk kez 1893’te Yeni Zelanda’da verilmiştir. Seçimlere tam katılım hakkı ise 20. yüzyıla kadar hiçbir ülkede verilmemiştir. Bu verilere, halkı oluşturan bireylerin öz iradelerinden kaynaklanan mutabık olmama durumunu da katarsak; pratikte halk çoğunluk anlamına dönüşür.
Demokrasiye yapılan atıflarda görüleceği üzere, halkın kendi kendini yönetmesi temel dayanaktır. Bu ise kendileri adına karar alacak kişileri seçmeyi sağlayan oy vermenin yanında referandumlar gibi doğrudan etki yoluyla veya miting, gösteri gibi dolaylı yollarla sağlanır.
2
DEMOKRASİ ÜZERİNE
( TARİHSEL SÜREÇ)
Demokrasi ilk olarak Eski Yunanistan’da, şehir devletlerinde uygulandı. Demokrasiye çok yakın olan bu sistem Atina demokrasisi olarak da anılır. Teoride bütün yurttaşlar mecliste oy verme ve fikrini söyleme hakkına sahipti fakat o günün koşullarına göre kadınlar, köleler ve o şehir devletinde doğmamış olanlar (metikler, yerleşik yabancılar) bu haklara sahip değildi.
Roma İmparatorluğu döneminde uygulanan devlet sistemi, temsilî demokrasiye yakın bir nitelik taşımaktaydı. Demokratik haklar genellikle sosyal sınıf ayrımına göre şekillenirdi ve güç elitlerin elindeydi.
Orta çağda demokrasinin gelişme süreci içindeki en büyük olay İngiltere’de kralın yetkilerini din adamları ve halk adına sınırlayan Magna…
3
DEMOKRASİ ÜZERİNE AFORİZMALAR
“Kelimenin tam anlamıyla gerçek bir demokrasi hiç bir zaman varolmadı ve varolmayacaktır.”
Jean Jacques Rousseau
“Gerçek demokratik ilke, hiç kimsenin halkın üzerinde bir güce sahip olmaması demektir.”
Lord Acton
“Demokrasinin kötü olan bir yönü çoğunluğun tiranlığına dönüşmesidir.”
Lord Acton
“Kelimeler üzerinde ve sahte problemler üzerinde kavga etmemiz gerekir. Demokrasinin gerçek ve gerekli anlamı kullanıldığı zaman hangi ismi istiyorsanız onu seçebilirsiniz.”
Karl Popper
“Aktif gücü elinde bulunduran sadece devlet olmamalıdır. Eğer insanlar medeni olmak istiyorlarsa, organizasyon kurma sanatı geliştirilmeli ve genişletilmelidir.”
Alexis de Tocqueville
“Organizasyon kurma hakkı vazgeçilmez bir hak ve özgürlüktür.”
Alexis de Tocqueville
“Demokrasi bireysel özgürlüğün sahasını genişletir. Sosyalizm ise daraltır. Demokrasi, mümkün olan bütün değerleri insanlara sağlarken; sosyalizm her insanı bir sayıdan ve araçtan ibaret görür. Demokrasi ile sosyalizmin bir kelime dışında hiç bir benzerliği yoktur: Eşitlik. Fakat aradaki farka dikkat edin; demokrasi özgürlük konusunda eşitlik isterken, sosyalizm kölelik yönünden eşitlik ister.”
Alexis de Tocqueville
“Çoğunlukla bir gemiye benzetilen devlette, kral kılavuz, halk da kamu yararını gözettiği sürece kılavuzun sözünü dinleyen gemi sahipleri durumundadır; kralsız yaşayan pek çok halklar vardır, ama halksız bir kral düşünemeyiz bile. Krallık düzeyine yükseltilenler, başkalarından güzellik yahut yakışıklılık bakımından üstün oldukları için ya da onları, tıpkı çobanların sürülerini güttükleri gibi yönetmek bakımından bir doğal üstünlükleri bulunduğundan değil, halkın kalanıyla aynı hamurdan yapılmış olmalarından ötürü erk ve yetkilerini onlardan ödünç aldıklarını açıklayacakları için ortaya çıkarılmışlardır.”
Stephanos Junios Brutos
“Devlet yönetimine halkın katılımı demokrasinin temelidir.”
Lyndon B. Johnson
“Demokrasi halkın karar alma sürecine katılabilmesine olanak sağlayacak şekilde liderlerin ve organizasyonların alternatif kamu politikaları için yarıştıkları bir rekabetçi politik sistemdir.”
E. E. Schattschneider
“Toplumun bütün isteklerini karşılayabilecek tek hükümet biçimi, bütün halkın yönetime katıldığı hükümettir; en küçük kamu görevine olsun katılım yararlıdır; her alandaki katılma, toplumun genel gelişme düzeyinin elverdiği ölçüde geniş olmalıdır. Bir tek küçük kentten daha büyük bir toplumda, kamu işlerine herkes kişi olarak katılamayacağı için, bundan mükemmel bir hükümetin ideal türünün temsili hükümet olacağı sonucu çıkmaktadır.”
John Stuart Mill
“Demokratik kurumların gelişiminde üç büyük kilometre taşı bulunmaktadır: Oylama yoluyla kamusal kararlara katılma hakkı, temsil etme hakkı ve muhalefet yapma hakkı.”
Robert A. Dahl
“Demokrasi prensibi, hakimiyete istismak eden vasıta ne olursa olsun, esas olarak, milletin hakimiyete sahip olmasını ve sahip kalmasını icap ettirir.”
Mustafa Kemal Atatürk
“Demokrasi esasen ferdidir, bu vasıf vatandaşın hakimiyete, insan sıfatıyla iştirak etmesidir.”
Mustafa Kemal Atatürk
“Demokrasi esasına müstenit hükümetlerde, hakimiyet, halka, halkın ekseriyetine aittir. Demokrasi prensibi, hakimiyetin millete ait olduğunu, başka yerde olmayacağını iltizam eder. Bu suretle, demokrasi prensibi, siyasi kuvvetin, hakimiyetin menşeine ve meşruiyyetine temas etmektedir.”
Mustafa Kemal Atatürk
4
DEMOKRASİ ÜZERİNE TAVSİYE KİTAP
1. GELECEĞİN DEVRİMİ
“Bookchin, ömrünü kapitalizmin “ya büyü ya öl” mantığına, o doymak bilmez ethosuna karşı çıkmakla harcadı. Bu kitaptaki dokuz deneme bu çabanın vardığı en son noktayı temsil ediyor: eşitlikçi, doğrudan demokrasinin uygulandığı ekolojik bir toplumun kuramsal payandalarını, böylesi bir toplumun nasıl inşa edilebileceğiyle ilgili pratik bir yaklaşımla birlikte, sunuyor. Bookchin, toplumsal değişimi hedefleyen geçmiş hareketlerin başarısızlıklarını eleştirel gözle inceliyor, doğrudan demokrasi vaadini yeniden diriltiyor veçevre krizini hakiki bir tercih momentine nasıl dönüştürebileceğimiz konusundaki ümidinin dayanaklarını özetliyor –toplumsal cinsiyetin, ırkın, sınıfın, ulusun paralize edici hiyerarşilerini aşma fırsatından, toplumsal sistemimizin radikal kötülüğüne radikal bir çare bulma fırsatından söz ediyor. (…) Bookchin, arı düşüncesi, ahlaki sorumluluğu ve gerçekçi bir ümidin peşinde ödün vermeden, bütün içtenliğiyle koşması itibarıyla gerçek bir Aydınlanma çocuğudur.”
Ursula K. Le Guin
“Bookchin, olağanüstü yeteneği ve enerjisiyle yıllar boyunca farklı alanlarda boy gösterdi: tarih, teknoloji, toplumsal örgütlenme, adalet arayışı ve özgürlük, vs. Bu alanların her birine ışık ve içgörü kattı, özgün ve provokatif düşünceler ile esinleyici bir vizyon kazandırdı. Radikal demokrasi üzerine yazdığı yazılardan oluşan bu kitap onun büyük başarılarını daha da ileri bir noktaya taşıyor.”
Noam Chomsky
2. DEMOKRASİ ÜZERİNE
Dahl, karmaşık bir konunun açık ve özlü bir sunumunu, genel okurun kolaylıkla kavrayabileceği bir üslupla
yapıyor.
Mark F. Plattner, New York Times Book Review
Dahl’ın analitik düşüncesi ve etkileyici diliyle, herkesin üstesinden gelmesi gereken sorunlar ortaya konuyor.
Demokrat olan herkes bu kitabı mutlaka okumalı.
Virginia Quarterly Review
Dahl, en çok ilgilendiği konuda mükemmel bir başvuru kitabı yazmış, genel okur için olduğu kadar politika
uzmanları için de…
The Economist
Demokrasi konusunda zarif bir biçimde yazılmış bu el kitabı, büyük ilgiyle okunacak. Olgunluğunun doruğunda
Dahl.
Michael Walzer
Bu ülkenin demokrasi teorisinin ve pratiğinin en önde gelen uzmanından, demokratik düşüncenin büyük
sorunlarının etkileyici ve özlü bir özeti.