80’li yıllarda vergiyi daha hızlı ve daha eksiksiz toplayabilmek için ‘ödediğiniz her kuruş vergi size yol su ve elektrik olarak dönecek’ sloganı üretilmişti. Tabi o zamanlar teknoloji yoktu. Bankacılık sektörü bu kadar gelişmemişti. Dolayısıyla İBAN falanda yoktu. İktidarda kim varsa tek gelir kaynağı vergiydi…
Banka hortumlama, yandaşa ihale, yolcu garantili havaalanı veya köprü…
O dönemde ya hiç yoktu ya da yok denecek kadar azdı.
O yıllarda ödenen vergilerle yapılan yollardan ücretsiz geçiyorduk. Yani ödediğimiz vergi bize yol olarak dönüyordu. Elektrik ve içme suyu gibi insanın en doğal ihtiyaçlarından olan hizmetleri neredeyse maliyetine kullanırdık. Gerçekten de ödediğimiz her kuruş vergi bize yol su ve elektrik olarak dönüyordu. Devlet verdiği bu hizmetlerle yetinmiyor deprem, sel gibi doğal afetlerde de sosyal devlet gereği insanlara yardım ediyordu. Tabi o zamanlar İBAN zihniyeti bu denli gelişmemişti. Hizmetlerin tamamı toplanan vergilerle yapılıyordu…
Tam olmasa da kısmi adaletin yaşandığı bir dönemdi. Ancak ne yazık ki güzel olan her şey gibi bu süreç uzun sürmeyecekti. Turgut Özal ile birlikte başlayan ve 1985’ten sonra hızlanan sürece özelleştirme zihniyeti damga vurdu. Bu süreç sosyal devletin ağır bir hastalığa yakalanmasına neden oldu. Zaten var olan FETÖ ile birlikte yandaş diye bir kavram türedi ve devletin en ince damarlarına kadar girdi. Bu kişilere yol, köprü, tünel, hastane yaptırılıp garantili müşteriler taahhüt edilmeye başlandı.
Garantili yol…
Garantili hastane…
Garantili köprü…
Garantili havaalanı…
Ve son 20 yıla gelindiğinde hastalık komaya döndü. Artık ilaç niyetine yazılan İBAN reçetesi bile işe yaramıyor durum giderek kötüleşiyor…
Dış politikada işlenen hatalar sonucu komşularımızla ettiğimiz kavgalar yanı sıra anlaşılması güç mülteci zihniyeti ve bugüne gelindiğinde TALİBAN ve ona dizilen onaylama cümleleri…
Allah’ım sen bizi koru!