Hep özlem duyuyoruz eski bayramlara.. Neden mi? Çünkü eski samimiyetler, dostluklar tükenmiş olduğu için..
Yarın Kurban Bayramı…
Ne bir heyecan ne bir coşku var!..
Sanki normal günmüş gibi..
Eskiden Kurban Bayramının heyecanı bir ay öncesinden başlardı. Koyunlar cadde ve sokaklardan sürüler halinde geçerdi..
Bayram gecesi her evin önünden koyun sesleri gelirdi..
Çocukların sevinci görülmeye değerdi..
Sabahın erken saatlerinde kasapların nezaretinde Kurbanlar kesilir, etler çekilir ve konu-komşuya ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılırdı.
Her kurban kesen en az 7 kapıya dağıtmak zorundaydı..
Dağıtım bittikten sonra evlerden kokular gelmeye başlardı..
Kimi mangalın başında, kimi kavurma yapardı..
Et kokuları mis gibi mahalleden yayılırdı. Çocuklar yine sabahın ilk ışıkları ile birlikte evlere giderek ‘bayram şekeri’ ve ‘bayram harçlıklarını’ almadan dönmezlerdi..
O dönemlerde internet, cep telefonu yoktu ama huzur ve mutluluk vardı.
Samimi ilişkiler, samimi aşklar ve samimi sevgiler vardı..
Cıvıl cıvıl geçerdi hayatımız..
Hiç sıkılmazdık, hayattan da keyif alırdık..
Bayram boyunca akraba ziyaretleri yapılır, büyükler evlerinde ziyaret edilirdi..
Mezarlıklar ziyaret edilir, dualar edilirdi..
Şimdi ki gibi tatile gitmezdi insanlar.
Örf ve adetler ile geleneklerimiz bayramlarda doruğa çıkardı..
Bayram bittiğinde evlerde hüzün çökerdi..
Şimdiki nesil bayramın ne olduğunu bile bilmiyor!
Yeni nesil bayramı ‘tatil’ zannediyor!
Çok şey değişti hayatımızda..
Bu hızlı tüketim yaşamında artık bayram, bir tatil sadece..
Maalesef giderek de bayramlarımızın önemini kaybediyoruz. Geleneklerimizi yitiriyoruz. Saygı ve sevgiyi yok ediyoruz.
Her şey menfaat ve çıkar ilişkisine bağlanmış durumda..
Mazide kaldı tüm güzellikler..
Hep eskiyi hatırlayıp iç geçiriyoruz, ‘Nerde kaldı o eski günler..’ diyoruz..
Evet evet, “Nerede o eski bayramlar..”